Makale özeti ve diğer detaylar.
1990’lı yıllarda, Türk dış politikasında görülen önemli bir gelişme, dış politikanın askerî bir görüntü kazanmasıdır. Savunma harcamalarındaki artış, uluslar arası düzeyde askerî ilişkilerin ve işbirliğinin yoğunlaşması, çok uluslu askerî müdahalelere katılım ve sınır ötesi askerî harekâtlar, bu duruma ilişkin yeterince veri sağlamaktadır. Bu gelişmenin ‘askerî yapının artan etkisi’ ve ‘askerî araçların daha fazla kullanılması’ biçiminde iki boyutu vardır. Gerek uluslar arası ortamın yapısı ve uluslar arası sistemin yaşadığı değişim sürecinin oluşturduğu dış dinamikler, gerekse de hem bu değişim sürecinden etkilenen hem de bağımsız olarak gelişen iç dinamikler, bu gelişmede etkili olmuşlardır. Ordu’nun gelecekte Türk dış politikasında ‘karar alıcı’ kurumlardan biri olma konumunu sürdürmesi ve dış politikanın uygulanmasında siyasal ve ekonomik araçların yanı sıra askerî araçların, kullanılmasının devam edeceği olası görünmektedir.
In the 1990’s, the growing influence of the military bureaucracy is seen as one of the main developments in Turkey’s foreign policy. The increase in defense expenditures, the intensification of military relations and cooperation at the international level, participation in joint international military interventions (peace-keeping operations) and cross-border military operations (against terrorist movements) provide sufficient support for this idea. There are two aspects of this trend: One is the growing influence of the military structure and the other is the significant increase in the use of military instruments. Both foreign and domestic factors have played an important role in this development. In the future, the military can be expected to maintain its ‘decision-making position’ in Turkish foreign policy, and it appears that military instruments, alongside political and economic resources, will continue to be important in the implementation of Turkey’s foreign policy.