Makale özeti ve diğer detaylar.
Bu çalışma, 12 Eylül 2012 tarihinde Türkiye’nin farklı cezaevlerinde bulunan mahkumlartarafından süresiz ve dönüşümsüz olarak başlatılan ve 18 Kasım 2012 tarihinde sonaeren açlık grevi eylemlerinin köşe yazılarında tartışılma biçiminin çözümlenmesineodaklanmaktadır. Anadilde eğitim, mahkemelerde anadilde savunma hakkı ve AbdullahÖcalan’a yönelik uygulanan tecridin kaldırılması talebi ile başlatılan açlık grevi eylemleri68 gün sürmüştür. Söz konusu taleplerin karşılanmasına yönelik başlatılan eylemler,gerek açlık grevi eyleminin kendisi gerekse de greve neden olan talepler nedeniylekamuoyunda yoğun bir biçimde tartışılmıştır. Nitekim söz konusu talepler aynı zamandaTürkiye’de son yıllarda sıkça gündeme gelen temel hak ve özgürlüklere ilişkin taleplerolması nedeniyle önemlidir. Çalışma kapsamında 12 Eylül-20 Kasım 2012 tarihlerinikapsayan yetmiş günlük süre boyunca Türkiye’de anaakım medyanın temsilcilerindenRadikal, Yeni Şafak ve Hürriyet gazetelerinde yer alan 143 adet köşe yazısı eleştirelsöylem çözümlemesi ile analiz edilmiştir. Söylem kuramları ve kuramların temelyaklaşımlarını merkeze alan eleştirel söylem çözümlemesi ile açlık grevlerinin tartışıldığıköşe yazılarında söylemsel eklemlenmeler boyunca anlamların sabitlenmesine yönelikyürütülen hegemonya mücadelesinin düzeyleri açığa çıkarılmaya çalışılmaktadır. Açlıkgrevi eylemi ve eylemde öne sürülen taleplerin söz konusu üç gazetede yer alan köşeyazılarında anlamlandırılma biçimi aynı zamanda Türkiye’de demokrasi ve temel hak veözgürlüklerin de nasıl ele alınıp tartışıldığını göstermesi açısından önemlidir. Bu bağlamdaçalışmanın temel amacı toplumsal ve siyasal bir mesele olarak açlık grevi eylemi vebu eyleme neden olan taleplerin köşe yazılarında tartışılma ve çerçevelendirilmebiçiminin Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve temel hak özgürlüklerin tanınmasınave sağlanmasına yönelik herhangi açılım olanağı yaratıp yaratmadığının incelenmesidir.Çalışmada açlık grevlerinin tartışılmasına ilişkin yürütülen söylem mücadelesi temelolarak iki düzeye ayrıştırılarak incelenmiştir. Açlık grevinin meşru bir hak arama talebiolarak görülmediği mücadelenin ilk düzeyinde eylemlerin meşruiyetini sarsmayayönelik bir strateji olarak açlık grevinin anlamı, şiddet içeren bir eylem biçimi olaraksabitlenmeye çalışılmaktadır. Bu bağlamda mücadelenin bu ilk düzeyinde grevler,“devletin bekasını tehdit eden”, “ulusun birlik ve bütünlüğü sarsmaya çalışan” ve“hükümeti yıpratmaya dayalı” bir strateji olarak anlamlandırılmaktadır. Açlık grevieylemlerinin meşru bir hak arama talebi olarak nitelendirildiği mücadelenin ikincidüzeyinde ise, mücadelenin ilk düzeyinde öne çıkan anlamlandırmaların yerindenedilmeye çalışıldığı görülmektedir. Mücadelenin bu ikinci düzeyinde açlık grevi belirlitaleplerin karşılanmasına yönelik olarak başlatılan ve şiddet içermeyen siyasi bir eylembiçimi olarak işaretlenmektedir. Açlık grevlerini şiddet içeren bir eylem biçim olaraksabitlemeye çalışan anlamlandırmaların aksine mücadelenin bu düzeyinde grevler,“Kürt kimliğine yönelik temel hak ve özgürlükler” meselesi ekseninde tartışılmaktadır.
This article was initiated to provide a resolution of the form of action-orienteddiscussions of the columns about the hunger strike started by prisoners in differentprisons in Turkey, which started on 12th September 2012 and ended on 18th November2012 in Turkey. Mother-tongue education and the right to use the mother tongue incourts for the right to defense and the isolation of Abdullah Ocalan, were the reasonsfort he hunger strike to demand the removal of these took 68 days. Initiated actionsto meet these demands, both the hunger strike and the reasons that caused the strikewere intensively discussed in public. In fact these demands are very important due tothe fact that the discussions were a part of the Turkey’s recent agenda on fundamentalrights and freedoms. The reasons for the 70 days lasting strike from 12th September to20th November 2012 are subject to the critical discourse analysis of the 143 columnspublished in the mainstrean media newspapers Radikal, Hürriyet and Yeni Şafak. Thediscourse theories and theories centered on the basic approaches to critical discourseanalysis and the discursive articulations of hunger strikes in the columns discussed,tend to try to reveal the struggle levels for the hegemony of common understanding.The hunger strike and the action of these claims put forward in the three newspapersin the format of the columns, they’ve been addressed and discussed, puts an importantunderstanding of democracy and fundamental rights and freedoms in Turkey. Themain purpose of this study on a hunger strike as a matter of social and political action,supported by the columns requesting for debates, leads to show us if Turkey’s creationand analyzation of democracy, human rights and fundamental freedoms or the rightsof any initiative to ensure the recognition. The struggle for the study of discourse asthe basis for the discussion of hunger strikes were studyied in two different parts. Thefirst part of the struggle is that a hunger strike is not seen as a legitimate demand andas a strategy its legitimacy is undermined by trying to set the hunger strike as a formof violent action. In this context, the first level of the fight against strikes is indicatedas a strategy of “threatening the survival of the state”, “working to shake the nation’sunity and integrity,” and “to batter the government”. Hunger strike action qualifies as alegitimate demand for redress is the second level of the struggle, the struggle is to tryto over significations of the highlights of the first level. To meet the specific demands ofthe struggle for the second level of the hunger strike, it was initiated and marked as aform of non-violent political action. Contrary to struggle which indicates hunger strikesas a violent action, this level discusses the struggle to stabilize “the basic rights andfreedoms of the Kurdish identity” issue.