Makale özeti ve diğer detaylar.
Yoksulluk, uluslararası ve ulusal kriterler kullanılarak ölçülmeye ve tanımlanmaya çalışılmasına rağmen, açıklanması ve ölçülmesi zor olan bir kavramdır. Zorluk büyük oranda insanların, toplumların, mekânların ve zamanın farklılıklarından kaynaklanmaktadır. "Kadın Yoksulluğu" makalesinde yoksulluğun farklı tanımlanmaları, kadın yoksulluğunun temel ayırt edici özellikleri, kadın yoksulluğunun istihdam ve sosyal yardımlarla ilişkisi, kadın yoksulluğuyla mücadelede farklı teorik yaklaşımlar tartışılmaya çalışılmaktadır. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından tanımlanan İnsani Yoksulluk Endeksleri değerlendirilek, Amartya Sen'in yoksulluğu çözümlemede kullandığı kuramsal ve kavramsal çerçevenin kadın yoksulluğunun anlaşılmasındaki rolü ortaya konmaktadır. Sen yoksulluğu bir "gelir azlığı" ya da "gelir yetersizliği" olarak nitelendirmektense "kapasite-yapabilme yetersizliği" olarak tanımlamaktadır. Kadınlar yoksulluğu farklı biçimlerde, farklı zamanlarda ve farklı mekanlarda yaşarlar. Genel olarak toplumda, kadın ile erkek ve kadınlar arasında var olan yapısal eşitsizlikler kadının yoksulluğu deneyimleme biçimlerini ve göreli yoksulluğu farklılaştırır. Kadınlar ve erkekler yoksulluğu farklı bir biçimde yaşamakta, yoksulluk süreci kadın ve erkekleri farklı biçimlerde etkilemektedir. Kadın yoksulluğunun ayırt edici özelliklerinden birinin çalışma yaşamındaki eşitsizlikler olduğunu ortaya koyarak, bu çalışmada Türkiye'de kadın yoksulluğu ve istihdama dair şu sorulara cevap aranmaya çalışılmaktadır: İşgücüne katılım ile yoksulluk arasında kadınlar açısından nasıl bir ilişki kurulabilir? Kimler istihdamda, kimler istihdamın dışında yer alıyor? Yoksul (mülksüz) aileler ya da sınıfsal aidiyetler kadınların istihdam içindeki yerini nasıl belirliyor? Kadının ve ailenin geliri ile kadının çalışması arasında nasıl bir bağlantı var? İşgücü piyasasına katılımın düşük olmasına ve eğitim imkanlarından yararlanmamaya paralel olarak toplumsal cinsiyet rollerinin biçimlendirdiği kadın olma durumu, geleneksel kadın rol modeliyle yetiştirilmek, kadına gelir elde etmek için zaman kalmamasını beraberinde getirmektedir. İşgücü piyasasının kadınlara yönelik ayrımcı tutumları da kadın yoksulluğunu artırmaktadır. Kadının, doğurganlık ve bakım işleri nedeniyle işe yeterince düzenli gelemeyeceği, erkekler kadar verimli çalışamayacağı düşünülmekte, işyerinde kadınlardan "kadın rollerine" uygun işleri yapması beklenmekte ve kadınla erkeğin birlikte çalışmasına eleştirel bakılabilmektedir. Yazıda kadın yoksulluğuyla mücadeleye ilişkin geliştirilen farklı teorik yaklaşımlara da yer verilmiştir. Bunlardan ilki ekonomik büyümenin yoksulluğu azaltacağı anlayışına dayanır ve bu yaklaşım, yoksulluğu genel olarak ele almakta, kadın yoksulluğu için alternatif modeller geliştirmeye gerek duymamaktadır. İkinci görüş cinsiyet eşitliği anlayışının ekonomik kalkınmayla ilişkilendirilmesi ve hane içi geçim stratejilerinin bir kaynak olarak dikkate alınmasıdır. Son yaklaşım ise kadın yoksulluğunu azaltma stratejisini yoksulluktan çok cinsiyetler arası eşitsizlikleri ortadan kaldırma üzerine kurmayı öngörmektedir. Yazı bu yaklaşımların ötesine geçerek kadın yoksulluğuyla mücadelede geliştirebilecek politika önerileriyle sonuçlanmaktadır.
Although poverty is defined and measured using international and national criteria, it is a difficult concept to explain and measure in all its dimensions. Difficulties arise to a large extent from differences between people, communities, spaces and time. In "Women Poverty" article, different identifications of poverty, the key features of women poverty, the relationship between women poverty, employment and social assistance and theoretical approaches to combat women's poverty are discussed. The paper, discussing first the UNDP's Human Poverty Indices (HPI), argues that Amartya Sen's conceptual theoretical framework could be very crucial in understanding and analyzing women's poverty. Sen rather than income deficiency or income insufficiency, defines poverty as capacity-capability deficiencies. Women experience poverty differently in different times and different places. In general, in a society existing structural inequalities between women and men as well as inequalities among women differentiate the way women experience poverty and their relative poverty. Arguing that inequalities in work life principally determine women's poverty, this study tries to answer the following questions regarding poverty and employment: with regards to women's poverty, how could labor force participation and poverty be linked? Who are employed and who are outside of employment? How does class determine women's labor market status? Do the households living under poverty and lacking property present a different picture? What kind of a link exists between women's and households' income and women employment? In addition to having low participation rates in the labor market as well as lacking educational opportunities, being a woman, grown with traditional women roles shaped by gender roles leave women without enough time for work to earn income. Discrimination in the labor market increases women poverty. Due to maternal leave and care responsibilities women are thought as they would suspend their work and cannot work as efficient as their male counterparts , women are usually expected to do the 'female type of jobs' and considered that they cannot be coworkers of men. In the paper, there is also a discussion on several theoretical approaches regarding the policies designed for fighting poverty. The first approach is based on the understanding that economic growth reduces poverty, which does not require any specific solution to women poverty. The second links gender equality with economic development and takes into account households' survival strategies as a critical resource. The third approach, on the other hand, focuses on eradicating gender based inequalities to fight with women poverty rather than reducing poverty by standard gender blind strategies. Going beyond these three approaches, the study concludes with some policy recommendations.