Makale özeti ve diğer detaylar.
Bu makalede temel olarak İslamcı kadınların kamusal alan deneyiminin yeni
dindarlığın inşasındaki anlamına odaklanıyorum. Bu bağlamda kamusal görünürlüğün
kadınları hangi noktalarda güçlü, hangi noktalarda ise zayıf kıldığını kadınların
dernek çalışmaları üzerinden takip ediyorum. İslamcı kadınların kamusal alanda
daha fazla görünür olmasının doğrudan kadınlar ve erkekler arasında eşit koşullar
sağlamadığını, tam tersi İslamcı kadınların yeni kamusal alan deneyiminin kamusal
alanı cinsiyetçi bir biçimde yeniden ayrıştırdığını öne sürüyorum. Ayrıca, İslamcı
kadınların kadın ve erkek arasındaki farklılığa, eşitlikten daha çok önem vermesinin
bu ayrışmayı meşrulaştırdığını savunuyorum. Bu çerçevede öncelikle, kamusal alanın
cinsiyetçi bir biçimde ayrışmasının feministlerle İslamcı kadınlar arasında yarattığı
aşılması güç gerilimleri göz önünde bulundurarak, feminizm içindeki ‘farklılık’ ve
‘eşitlik’ tartışmalarına değiniyorum. Fakat İslamcı kadınların, cinsiyetler arası ‘farklılık’
üzerinden, kadınların kamusal görünürlüğünü, rollerini ve haklarını tanımlamasının
sadece feminist kadınlarla İslamcı kadınlar arasında bir gerilime neden olmadığını, bu
‘farklılık’ vurgusunun bir taraftan da İslamcı kadınlar arasında hak temelli mücadele
edenlerle diğerleri arasında bir tür çatışmaya neden olduğunu öne sürüyorum.
Zira bu çatışma en açık biçimiyle hak mücadelesi veren derneklerdeki kadınlar ve
yardımlaşma derneklerinde çalışan kadınlar arasında ortaya çıkmaktadır. Hatta,
yardımlaşma temelinde örgütlenen derneklerde çalışan kadınların erkek iktidarıyla
olan pazarlığı, İslamcı kadınlar arasında hak mücadelesi verenlerin önermelerini,
savunularını zayıflatmakta, onları İslamcı hareket içinde marjinalleştirmektedir. Kısacası makalede ele aldığım biçimiyle, İslamcı kadınların yardımlaşma dernekleri içindeki görünürlükleri kadın hareketini güçlendirmek bir yana daha da zayıflatmaktadır. Çünkü buralardaki kadın faaliyetleri, kadınlara atfedilen annelik ve dindarlık gibi geleneksel rollerin kamusal alanda sürdürülmesidir. Yani kadınların üstlendiği bu kamusal roller, kadınların lehine özel alanda ciddi bir dönüşüm sağlamamaktadır. Tam tersine, kadın ve erkek rollerini yeni bir ayrışmaya tabi tutarak kamusal alanı cinsiyetçi bir biçimde yeniden tanımlamaktadır. Bu nedenle, dönüşümün kadınlar üzerindeki özgürlükçü, güçlendirici etkisi oldukça tartışmalıdır. Ben de bu tartışmalar çerçevesinde makalede öncelikle, İslamcı kadınların kamusal görünürlüklerinin onları ne kadar özgürleştireceği/ güçlendireceği çekişmesini açıklamaya çalışıyorum. Daha sonra ise hem bu kadınlar arası kesişme ve çatışma alanlarının Türkiye’deki neoliberalleşme süreciyle ilişkisini hem de kadınların yardımlaşma derneklerinde yoksullara yardım götürenler olarak yer almasının bu süreçte taşıdığı anlamı tartışıyorum. Ayrıca, kamusal alanın kadınlara ve erkeklere atfedilen roller arasında ayrışmasının kamusal ve özel alanı ayrıştıran ‘maddi’ ve ‘manevi’ alan ayrımına dayandığını öne sürüyorum. Başka bir anlatımla siyaset, ekonomi gibi maddi alana ilişkin konuları erkeklere, yardımlaşma, dayanışma, yoksulluğu sübvanse etme gibi manevi alana ilişkin konuları ise kadınlara devretmeyi
kamusal alanı dişil ve eril alanlar olarak ikiye ayrıştırmanın temeli olarak görüyorum.
Buradan da, kamusal alanın yeniden cinsiyetçi bir biçimde ayrıştırılmasının dindarlık ve kadın arasında kurulan geleneksel ilişkiyi yeniden ürettiği sonucuna ulaşıyorum.
In this article, basically I focus on the meaning of Islamist women’s public space
experience in the construction process of new piety. I pursue the conditions of the
public space which weaken or strengthen the Islamist women by following up their
non-governmental organizations experience. I assert that the women’s increasing
visibility in the public space does not directly provide equal conditions for women
and men; on the contrary, this new public space experience of women reveals the
gendered public space. In this frame, I argue that as Islamist women give priority to the differences rather than the equalities between women and men, the gendered public space is legitimated. I mention the “difference” and “equality” arguments in feminism considering the formidable tension which occurs because of the gendered public space between feminists and Islamist women. However, I assert that the definition of Islamist women about women’s visibility, roles and rights upon to “difference” between genders is not only the reason of tension between feminist and Islamist women, but also the emphasis of this “difference” is the reason of conflict among the Islamist women who struggle for human/women rights and the others. Likewise, this conflict reveals clearly between the women who struggle for human/women rights in the organizations and the ones who work with benefit societies. Further, as I mention in the article, the women’s bargain with patriarchy, especially the women who active in the benefit societies, discourages the women rights defenders’ arguments/claims and also marginalizes them in the Islamist movement. In brief, the visibility of women in the benefit societies emaciates the women movements rather than empowering. The activities of women in the benefit societies maintain the roles such as motherhood and piety which attribute to the women traditionally. This public role played by women doesn’t provide a substantial transform to the private space in favor of women. On the contrary, these roles transform the public space by re-separating it. However, it is contradictive that the effect of this transformation would emancipate and enhance women. In this respect, in this article, first of all I aim to contribute to the discussions
on how this public visibility emancipates/enhances women. On the other hand, I also
mention the relation of conflict and conciliation points among women with neoliberal
transformation of Turkey and the meaning of the role of the women who are active
in the benefit societies as an aid transferor in the integration process of Islamic
movement into the neoliberal politics. In this frame, I submit that the attribution of different roles to women and men depends on the dichotomy which divides the public space as material and moral. I defend that the distribution of the roles like policy economy for men as material roles and solidarity/subsidize the poverty for women as moral roles are the main reason of the separation of the public space as “feminine” and “masculine”. Consequently, I discuss re-gendered separation of public space revival the traditional relation between women and piety.