Makale özeti ve diğer detaylar.
Modernlik, kökenleri özellikle Aydınlanma dönemi düşün dünyasına dayanan, sanayileşme, coğrafi keşifler gibi bir dizi dönüşümün eşlik ettiği bir sürece işaret etmektedir. Yüzyılları alan gelişme seyri içinde kendini sürekli olarak yenileyen ya da yenilemeye çalışan bir düşün sistemi olarak ortaya çıkmıştır. Modernliğin neliği ve özellikle dayandığı temel olan toplum dikotomileri birçok düşün adamı tarafından teorize edilmeye çalışılmıştır. A. Comte, E. Durkheim, F. Tönnies gibi düşünürler toplumları belirli özelliklerden hareketle ikili bir sınıflamaya tabi tutmuştur. Sınıflama yapılması toplumlar arasında doğal olarak ileri-geri, gelişmiş-gelişmemiş gibi bazı ayrımların da ortaya çıkmasına kaynaklık etmiştir. Dolayısıyla buradaki temel sorunsal, bu tür ayrımların dayandığı bilimsel bilginin ideolojik kaygılarla değerlendirilip değerlendirilmediğidir. Çalışmamızda, modern toplum paradigmasının dayandığı sınıflandırmanın bilgi temelli olarak egemenlik bağlamında kullanıldığı ve bilginin Batılı egemen toplumlar tarafından bu egemenliklerini temellendirmede işlev gördüğü ileri sürülmüştür.
Modernity signifies a process along with a number of transformations whose roots are especially based on world of ideas in Enlightenment period, Industrialization, and geographical explorations. It appeared as an idea system renewing or trying to renew itself in a development process taking up centuries. Being the basis of modernity, societal dichotomies are tried to be theorized by a number of men of letters. Thinkers such as Comte, Durkheim, and Tönnies subjected the societies to a binary classification in terms of certain features of societies. The classification became a source for the naturally appeared segregations among societies such as forward-backward, developed-undeveloped. Hence, the basic problematique in here is whether scientific knowledge-the basis of such differentiations-is evaluated with ideological anxieties or not. In our study, it is argued that the classification based on the paradigm of modern society is used-in knowledge oriented way- in the context of sovereignty and knowledge is used by western sovereign societies to base their sovereignties with knowledge.