Makale özeti ve diğer detaylar.
Yahya Kemal, geri kalmışlığın ve buna bağlı olarak yaşanan özgüven kaybının travmatik etkisinin yoğun bir şekilde yaşandığı bir dönemde yaşamış en önemli edebiyatçılarımızdan biridir. Onu önemli kılan temel nitelik aydınlarının neredeyse tamamına yakınının radikal değişim talebinde bulunduğu ve bu kapsamdaki uygulamaları kayıtsız şartsız desteklediği bir dönemde ortaya koyduğu tavırda saklıdır. Batıyı iyi tanıyan bir sanatkâr olarak bize ait olan her şeyin reddi mirasa uğradığı bir dönemde kültür mirasımıza yeniden dikkatleri çekmiş, köksüz bir değişimin olumsuz sonuçları konusunda herkesi uyarmıştır. Milletlerin hayatında yaşanan bütün değişimlere rağmen değişmeyen, sürekli devam eden bir özün varlığına inanan Yahya Kemal, kendi kültürümüz açısından da bu özün tespit edilmesi ve yeninin onun üzerine inşa edilmesi gerektiğini savunmuştur. Güzel ve doğru olanın Batıda olan/Batıdan gelenle sınırlı olduğu bir dönemde hiçbir şekilde tutuculuğa düşmeden Türk edebiyatını kendi geleneğiyle barıştırmıştır. Ortaya koyduğu eserleriyle gelenekten ilham alınarak da yeninin inşa edilebileceğini herkese ispatlamıştır. Bu çalışmada onun geçmiş/tarih ve gelenek karşısındaki tutumu, din ve dil konusundaki görüşleri, Türk muhafazakâr düşüncesi açısından tüm gel-gitlerine rağmen öncü ve çığır açıcı olduğu düşünülen Yahya Kemalin ülkemizdeki muhafazakâr düşünce hayatına katkıları irdelenecektir.