Makale özeti ve diğer detaylar.
Şüphesiz ki Balkan kültürü ve Sırp kültürü Osmanlı damgası olmadan düşünülemez. Sırp kültüründe Osmanlı etkisini hayatın çeşitli alanlarında görmek hâlâ mümkündür. 1459-1878 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenliği altında bulunan Sırbistan Osmanlı siyasi nüfuzu altında ve Osmanlı medeniyeti çerçevesinde gelişmekteydi. Bu etki hem maddi hem de manevi kültürde kalıcı bir şekilde mevcuttur. İslam dininin Balkanların siyasal ve toplumsal gelişiminde yüzyılar boyu büyük bir payı vardır. Sırp maddî kültürünün hemen hemen bütün alanlarında Osmanlı mirası kaçınılmaz bir olgudur. Sırp nüfusunun bir kısmı İslam'ı kabul ederek İslam hayat tarzını benimsemiş, müslümanları ev yapımında, evlerin içlerinin düzenlenmesinde, mutfakta, giyimde taklit etmeye başlamıştır. Diğer yandan Müslüman olmayan nüfus da hakim olan İslam nüfusunun kültürüne ve zevkine göre yaşımışlardır. Böylece Osmanlı kültürü sırf Müslümanları değil bütün toplumu etkilemiş oluyordu. Osmanlı etkisini şu alanlarda gözlemleyebiliriz: Şehir ve köy yapısı Mimari Ev tipi ve dekorasyonu Yiyecek ve içecek kültürü Giyim Dil ve edebiyat Psikoloji ve hayat felsefesi Bu çalışmamızda Osmanlı kültürü ile Sırp kültürü arasındaki ilişkileri ve etkileşimi incelemek istiyoruz. Osmanlılar Sırbistan'ı fethettikten sonra Ortaçağ Sırbistan kurumlarını, yönetim şekillerini ve kanunlarını kendi yönetimine dahil etmişlerdir. Osmanlı egemenliği Sırbistan'a yeni yönetim anlayışı ve yeni toplum yapısı getirmiştir. XIX. Yüzyıla gelindiğinde Sırp yöneticileri ile Osmanlı yöneticileri arasında fark yok gibidir. Sırp Prens Miloş Belgrad muhafızı gibi yaşamış, giyinmiş ve şehri yönetmiştir. Osmanlı egemenliğinden kurtulmayı hayal edenler Osmanlı devlet anlayışı ve hayat modelini terketmek Avrupa modeline göre yeni bir toplum kurmak istiyorlardı. Sırp kültüründe Osmanlı damgasını sadece görünüşte aramak yanlıştır. Bu etkiyi Sırp toplumunun hayat felsefesi ve düşünce yapısında aramamız gerekir. Bu damganın bugün de canlı olduğunu söylemek mümkündür.
There is no doubt about the fact that Serbian culture can not be imagined without Ottoman traces. The Ottoman influence on Serbian culture still can be seen in various fields of life. Serbia was under the rule of the Ottoman Empire 1459-1878. developing under the Ottoman political influence and in the framework of the Ottoman civilization. This influence is still lasting both in material and spiritual culture. Islamic religion had a great part in the political and social development of the Balkans through centuries. The Ottoman legacy is an inevitable fact in almost all fields of Serbian material culture. Since a part of the Serbian people converted to Islam and accepted Islamic way of life, they began to imitate their Muslim neighbors in building and furnishing their homes, in cooking and dressing. From the other side non-Muslim population was living according to the culture and taste of the ruling Muslim population as well. Thus the Ottoman culture had influence on the whole society not only Muslims. We can follow the Ottoman influence in these sectors: Urbanization and city and village structure Architecture Home interior design Food culture Language and literature Psychology and philosophy In this work we want to analyze relations and interactions between the Ottoman and the Serbian culture. After the Ottoman conquest of Serbia, the Ottomans incorporated some Serbian institutions, administrative forms and laws into their administrative system. Nevertheless, the Ottoman rule brought new administration and new social structure. It seems that there was no difference between Serbian and Ottoman governors in XIX century. Serbian Prince Milosh was living, dressing and ruling as a muhafiz of Belgrade. Those who were longing to get free from the Ottoman rule wanted to leave behind the Ottoman vision of state and its life style and to establish a brand new society according to the European model. It is not right to look for the Ottoman traces in Serbian culture just in the appearance. We should look for these traces in life philosophy and mentality. It can be said that these traces are still alive.