Makaleler     Dergiler     Kitaplar    

Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi

Yıl 2012 , Cilt , Sayı 2

Makale özeti ve diğer detaylar.

Makale özeti
Başlık :

Balkan savaşlari’ndan günümüze bati balkanlar ve kültürlerarasi iletişim bağlaminda türkiye ile ilişkiler

Yazarlar :
Yazar kurumları :
Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İletişim Bilimleri1
Görüntülenme :
983
DOI :
Özet Türkçe :

Balkan coğrafyası, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için daima önemli bir yer teşkil etmiştir. Geçiş yolları üzerinde bulunan Balkan toprakları, tarih boyunca birçok medeniyetin doğumundan yıkımına değin önemli bir süreci uhdesinde barındırmış, oldukça küçük bir coğrafyayı nitelemesine karşın; ismi, tarihin her döneminde çatışmalar, savaşlar ve göçler ile anılmıştır. Balkanlar, günümüzdeki yapısı itibariyle, Sırbistan, Karadağ, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Slovenya, Arnavutluk, Makedonya, Kosova, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan ve Trakya'yı içine alan bir bölgedir. Günümüzde; Slovenya hariç, eski Yugoslavya'nın küllerinden doğan ve Arnavutluk coğrafyasını da içerisine alan kurgu, Batı Balkanlar (eski Yugoslavya sınırları) şeklinde tasnif edilmekte ve anılmaktadır. Ayrıca; Balkanlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun yayılma alanı içerisinde yer alarak, yaklaşık 550 yıl hükümranlığını sürdürdüğü, coğrafi ve stratejik önemi haiz bir bölgedir. İslam dininin Batı ucu olarak kabul edilen eski Yugoslavya toprakları, İslamiyet ile Hristiyanlık arasındaki sınırın ince ve naif çizgileri ile çerçevelendiği başat noktadır. Balkanlar ile mevcut olan tarihi bağımız, bölgede sayıları hiç de azımsanamayacak oranlarda mevcut olan Türk ve Müslüman nüfus yaratır iken, farklı dönem ve zaman dilimlerinde yaşanan göçler nedeniyle de Türkiye sınırları içerisinde yaşayan Balkan kökenli nüfusun hareketini de hazırlamıştır. Nüfus hareketi Türkiye'nin bölge politikalarını belirleyen önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır. Ayrıca; Balkanların sahip olduğu coğrafi ve stratejik konumu, Türkiye'nin bölge politikalarını belirleyen bir diğer önemli unsurdur. Yüzünü Batı'ya çevirmiş bir Türkiye için Balkanlar, Türkiye'nin Avrupa'ya açılan önemli bir kapısıdır. Ülke topraklarının %5'lik kısmının Balkanlar olarak adlandırılması, sahip olunan ortak sınırlar, süregelen ortak tarihi geçmiş ve bölgede bulunan önemli orandaki Türk ve Müslüman nüfus, ayrıca; boğazların güvenliği başta olmak üzere Balkanlar ile Türkiye için önem arz eden ve tabi olarak ortak politikalar izlenmesini gerektiren ilişkiler içerisinde olunmasını sağlamıştır. Osmanlı'nın Balkanları fethinden sonra bölgede Türk kültürünün de etkin hale gelmesi ve Türkçe'nin halk diline yerleşmesi, bu bölgede yaşayan halkların ortak ve melez bir kültüre sahip olmalarını sağlamıştır. Zaman içerisinde İslamiyet'in de yaygınlaşmasıyla Müslüman ve Türk kavramları ortak bir durumu ifade eder hale gelmiştir. Yani "Müslümanlar" ile kastedilen "Türkler" veya "Türkler" ile kastedilen "Müslümanlar" olmuştur. Bu sebeple, Balkanlarda varolan ve olabilecek her türlü değişim, gelişim veya farklılaşım, Türkiye'yi de etkileyebilme özelliğine sahiptir. Her toplum kendine has bir kültüre sahiptir ve bu kültür yapısıyla kendini diğer toplumlardan farklı kılar. Bir toplumun kültürel yapısı ve değerleri, o toplumun günlük yaşamını şekillendiren bir olgudur. Bu araştırma ile Türk ve Balkan kültürünü incelemek ve kültürlerarası benzerlikler ile farklılıkları açıklamak amaçlanmaktadır. Çalışmanın temel iddiası; Balkan Savaşları ile Türk ve Balkan toplumlarının, kültür kavrayışları arasında bir ilişki olabileceği savıdır. Yüzyıllardır süregelen, tarihî sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel etkileşim halindeki kültürlerin, tarihin farklılaşan, siyasi ve toplumsal değişimleri itibariyle, Türk ve Balkan kültürlerinin farklı etnik tabiata sahip olmalarına rağmen, kültürel izlerin günümüze değin devam ediyor olması savından hareket ile kültürlerarası iletişimin günümüze değin olağanca kuvveti ile devam ediyor olmasıdır. Bu çalışma, Balkan Savaşları'ndan günümüze Batı Balkanları ''Kültürlerarası İletişim'' kavram ve kuramı çerçevesinde analiz etmeyi amaçlamaktadır.

Özet İngilizce :

The Balkan geography has ever occupied a crucial position for the Republic of Turkey. Situated on the passageways all through the history, the Balkan territories have housed cardinal time courses of a number of civilizations, -from their birth, till the downfall. Notwithstanding the fact that the characterized geography is quite smaller, the territory has been commemorated with conflicts, wars and immigrations throughout the history. The Balkan territory; as of the present day, is comprised of Serbia, Montenegro, Bosnia-Hercegovina, Croatia, Slovenia, Macedonia, Albania, Kosovo, Bulgaria, Romania, Greece and the Thrace. Except Slovenia, the present construct that was reborn from the ashes of former Yugoslavia and that embodies the Albanian territory, is named and classified as the West Balkans (borders of former Yugoslavia). The Balkans, as a part of the Ottoman Empire's expansion area, is a land of geographic and strategic importance. The former Yugoslavian territories -admitted to be the western edge of Islam-, is a dominant ground, where the border between Islam and Christianity was enframed by thin and naive lines. Our historical bond with the Balkans not only created the Turkish and Muslim population in the zone (which is today a considerable percentage and amount), but also prepared the formation of Balkan origin population within the borders of Turkey, due to the major immigrations experienced in various timeframes and periods. This formation constitutes one of the key elements determining Turkey's regional policies. Moreover, the geographical and strategic location of Balkans is another crucial factor determining said policies. Balkans is a cardinal gate to Europe for Turkey, with its face leaning towards the West. The presence of 5% of the country's land named as "Balkans", common frontiers amongst the peoples, ongoing common historical background and the significant ratio of Turkish and Muslim population in the region have secured relations that are vital for Turkey (especially in terms of security of the Straits, Bosphorus and the Dardanelles) and require common policies. As the Ottomans conquered the Balkans, Turkish culture became to be determinant in the region and Turkish language imbedded into the public language. These conditions led the local community to adopt a common and hybrid culture. In the course of time, as Islam became widespread, the terms "Muslim" and "Turk" came to a state of implying one single common status; that is, "Muslims" meant Turks and vice versa. For this reason, any variation, transformation, evolution and differentiation -whether existing or potential- in the Balkans bear the characteristics and power of influencing Turkey. Each society has a unique culture and this "culture structure" differentiates any society from others. The cultural structure and values of a society are the facts that shape the daily lives of that society members. This research aims to analyse the Turkish and Balkan cultures and define the intercultural similarities and differences. The basic claim of the study is that, there can be a relation between the culture conceptions of Turkish and Balkan communities led by the Balkan War. Despite the fact that the Turkish and Balkan cultures possess different ethnic natures throughout the ever changing political and social distinctions, the cross-cultural communication in terms of historical, social and political aspects that took place for centuries, still continues with full throttle at present day. This is based on the theory that cultural impressions and footprints have proceeded up-to-date. This research intends to analyse the West Balkans within the within the frame of "Intercultural Communication" concept and theory, since the Balkan War until today

Paylaş :
Benzer Makaleler
Yorum Yap
  • Adınız :
  • Güvenlik Kodu :
  • Yorum :