Makale özeti ve diğer detaylar.
İş kazaları söz konusu olduğunda, iş kazası tanımı en fazla üzerinde hemfikir olunan, en az tartışmalı başlık olarak karşımıza çıkmaktadır. İş kazalarının kaçınılmaz bir biçimde üretim süreciyle ilişkili oluşu, işçinin, sermaye sahibinin, üretim araçlarının ve metanın; bunlardan en az birinin kazadan etkilenmiş olması iş kazası denildiğinde ortak bir algının da oluşmasını sağlar. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) iş kazalarını "Yaralanmalara, ölümlere, üretim kayıplarına ve zararlarına yol açan planlanmayan olaylar" olarak tanımlanmaktadır (1). Ülkemizde ise iş kazası tanımı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 13. maddesi uyarınca "Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada; İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında; bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda; emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda; sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır" şeklinde yapılmaktadır (2).