Makale özeti ve diğer detaylar.
Plan ve planlama sözcüklerine genelde olumlu anlamlar ve işlevler yükleriz. Oysa kapitalist sistemde planlar büyük sermayenin çıkarları doğrultusunda şekillenir. Ülkemizde de mevcut 3194 sayılı İmar Yasası, imar planları ve uygulamalarıyla mülkiyet sahipleri arasında eşitsizlik yaratan, belli kişilere rant aktaran bir işlev görür. Ayrıca bu yasaya göre yapılan ve uygulanan imar planları toplumun sırtına kamulaştırma yükü sararken, kamu veya bir kısım kişilerin taşınmazlarına el konulmasına neden olur. Bu olumsuzluklar bilindiği halde yasa değişiklik önerisinin 2004 yılından beri bir kenara itilişi rant aktarımının siyasal iktidarca sürdürülmek istenmesi anlamına gelmektedir. AB uyum yasaları adı altında; imar planları için yargıya gitme haklarımız daraltılırken, Türkiye topraklarının yabancı gerçek ve tüzel kişilere satılması için yeni bir planlama dönemi başlatılmıştır. Tapu ve Köy Kanunlarında yapılan yeni düzenlemelerle ve Doğrudan Yabancı Yatırımlar Yasasıyla tüm Türkiye toprakları yabancılara satılabilir hale getirilmiştir. Şimdi sıra meralarımızın, ormanlarımızın özel mülkiyete konu teşkil edecek yasal düzenlemelerdedir. Dönüşüm alanları yasa tasarısının gündeme getirilişini de bu bağlamda değerlendirmek gerekmektedir. Tasarının kamu mülkiyeti tesis edilmiş veya edilmemiş olsun tüm kamu topraklarını dönüşüm alanı kapsamına alarak özel mülkiyete dönüştürme işlevi görmesi OECD‘nin 1965‘lerde Türkiye‘ye sunduğu planın bir parçasıdır.