Makale özeti ve diğer detaylar.
2. Dünya Savaşı‘ndan sonra ortaya çıkan fordist birikim rejimi, 1970‘lerin ortalarından itibaren ekonomik kriz içerisine girmiş, bu krize siyasal krizin de eşlik etmesiyle birlikte Keynezyen ulus devlet modeli büyük bir meşruiyet kaybı yaşamaya başlamıştır. Bu gelişmelere üretimin uluslarasılaşmasının eklenmesiyle birlikte ulus devletin varlığı tartışılmaya başlanmıştır. Ulus devletin yetkilerinin görece kısıtlanmış olmasına rağmen, yurttaşlar topluluğunun oluşturduğu siyasal bir varlık olarak, sermaye kesimlerinin uluslarası alanda rekabet avantajı elde edebilmek için devlet desteğini arama ihtiyacı devam ettiği sürece, varlığını sürdüreceğini söylemek yanlış olmayacaktır.