Makale özeti ve diğer detaylar.
Türkiye'de, özgün tarihsel, toplumsal, kültürel koşullara bağlı olarak, farklı ulusalcılık algılamaları ortaya çıkmıştır. Devletin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk, Kemalist ulusalcılık olarak adlandırdığımız ve Batı'daki laik eksenli, bütünleştirici ulusalcılık anlayışını temel alan bir ulusalcılık algılamasına sahiptir ve Türk toplumuna bu algılamayı yerleştirmeye çalışmıştır. Ancak bunun karşısına, Osmanlı – İslâm geleneğinden esinlenen, ulus yerine ümmeti temel alan, birleştirici değil, ayrıştırıcı bir nitelik taşıyan sapkın bir ulusalcılık anlayışı çıkmıştır. Milliyetçilik olarak ifade edilen ve süreç içinde devlete egemen olan bu sapkın ulusalcılığı, benimseyenler, milliyetçi – muhafazakâr denilen ve sosyolojik geçiş sürecinin ürünü olan bir ara kesimdir. Dünyada ve Türkiye'de ulusalcılığın değişen koşullara nasıl ayak uyduracağı bugünden öngörmek olanaklı değildir.