Makale özeti ve diğer detaylar.
Savaş sonrası dönemde egemen olan ulusal kalkınma politikaları ve bu politikaların bir bileşeni olarak uygulanan bölgesel kalkınma politikalarının temel hedefi bölgesel eşitsizlikleri gidermek, bölgelerarası denge arayışı olmuştur. Bu dönemde devlet bölgesel eşitsizlikleri azaltmak için üretici bir aktör olarak iktisadi faaliyetlerde bulunurken, bölgesel eşitsizliklere dışarıdan müdahale ederek eşitsizliklerin giderilmesi yönünde politikalar geliştirmiştir. 1970'li yıllarda yaşanan kriz ve sonrasında gündeme gelen yeniden yapılanma politikaları sonucunda neo-liberal yaklaşım hakim paradigmaya dönüşürken, ulusal ölçekte kalkınma politikaları terk edilmiş, ulus-altı ölçekte kalkınmanın öznesi bölgeler/yerel olmaya başlamıştır. Başka bir anlatımla, Savaş sonrası dönemde bölgesel eşitsizlikleri azaltmak için uygulanan müdahaleci politikaların yerini neo-liberal politikaların hakim olması ile birlikte özel kesim yatırım davranışlarının ve yerel dinamiklerin belirleyici olduğu politikalar almaya başlamıştır. Yeni bölgecilik politikalarının uygulanması ile birlikte ulusal ölçekte planlama ve bölgesel planlama gibi temel kalkınma araçlarının içi boşaltılıp işlevsizleştirilirken, yeni bölgecilik yaklaşımının temel araçlarını kümelenmeye dayalı bölgesel kalkınma ve kalkınma ajansları oluşturmuştur. Kalkınma ajansları tekil her bir bölgenin ulusal ve küresel ölçekte diğer bölgelerle rekabet içinde kalkınmasını öngörmekte, bu politikaların bölgesel eşitsizlik sorununu çözeceği varsayılmaktadır. Eşit olmayan bölgeler arasındaki rekabete dayalı bir kalkınma modelinin daha başlangıçta kalkınma sorununa "rekabet" gibi ontolojik olarak yıkıcı bir kavramla yaklaşması, kapitalizme içkin eşitsiz gelişme yasasının olumsuz sonuçlarını aşındırmak bir yana, yeni bölgecilik anlayışına dayalı bir bölgesel kalkınma yaklaşımı bizatihi bölgesel dengesizliklerin kaynağı haline gelebilecek özellikler taşımaktadır.
The basic target of the regional development policies which were practiced as the national development policies that were sovereign in the post-war period and which were applied as a component of these policies has been to eliminate the regional disparities and to research the equilibrium amongst the regions. While the State itself was actually active in the economic affairs in that period as a producing actor in order to decrease the regional disparities, it interfered the regional disparities outwardly, and developed policies to eliminate the disparities. As the result of the reengineering policies that came up after the crisis that occurred in 1970's, neo-liberal approach turned to the dominant paradigm, the development policies on national scale were left, and the development subject regions on the sub-national scale started to become local. In other words, in the postwar period, the policies in which the private sector investment behaviours and the local dynamics were diagnostic when the neo-liberal policies were dominant started to substitute the interventionist policies that was applied in order to reduce the regional disparities. When the new regionalism policies were practiced, the basic development instruments like scheduling on national scale and the regional scheduling were unburdened and got nonfunctional, and the regional development and Development Agencies based on grouping the basic instruments of the new regionalist approach together were constituted. The Development Agencies envisage for the single and each region to develop on the national and global scale within competition with the other regions, and these policies are supposed to solve the problem of the regional disparity. That a development model based on competition amongst the unequal regions approaches to the problem of development just at the beginning with a destructive ontologically behaviour like "competition", abrades the negative results of the unequal law of development about capitalism, and a regional development approach based on the new regional understanding has got the characteristics that can actually be the source of the regional instabilities.