Makale özeti ve diğer detaylar.
Bu makale, Türkiye’de farklı kesimlerin benimsediği “modern olma” idealini ve modernlik deneyimlerini günlük yaşam pratiklerine referansla ele almayı amaçlamaktadır. Makale, Türkiye’de “modern olma” idealinin değişimler geçirse de esas itibarıyla varlığını koruduğu düşüncesine dayanmaktadır. Makalede, üç temel sav ileri sürülmektedir. İlkini, “Modernlik” idealinin Türkiye’de farklı sınıfları birleştiren bir özelliğe sahip olduğu savı oluşturmaktadır. İleri sürülen ikinci sav, Türkiye’de modernleşmenin sadece “elitin projesi” olmadığı, çeşitli kesimlerden kişilerin düşünme biçimi ve temel bir ideal olduğudur. Burada, modernleşme konusundaki tahayyülün Türkiye’de ne kadar derin ve birleştirici olduğu üzerinde durulmaktadır. Avrupa Birliği sürecinin başından günümüze, Türkiye’de “modern olma” idealinin güçlü bir biçimde sürdüğü ve kendini devamlı olarak ürettiği, sürekli kıldığı tezi, bu makalenin üçüncü ana savını oluşturmaktadır. Avrupa Birliği’ne üye olup olmama konusundaki tartışma, Türkiye’de başka toplumsal meselelerin de ana dinamiğini oluşturan bir unsur. Bugün modernliği/Batı’yı temsil ettiği düşünülen Avrupa Birliği ile muhayyel diyalog devam etmektedir. Makalede, bu diyaloğun toplumsal karşılığının önemine dikkat çekilmektedir. Bu makale, bugüne kadar gerçekleştirdiğim çalışmalara, özellikle iki ayrı araştırmanın verilerinden hareketle yazdığım metinlere dayanmaktadır. Bu bağlamda, İstanbul’un farklı semtlerinde esnaf ve zanaatkâr meslek temsilcileriyle yaptığım görüşmeler ile Türkiye’de eşraf ailelerinden örnekleri birleştirmeye
çalıştım.
This article aims to elaborate on the ideal of “becoming modern” embraced by large segments of the Turkish society and the Turkish experience of modernity with reference to everyday life practices. The essay rests upon the idea that the ideal of “becoming modern” has been maintained despite all the vicissitudes of historical change. The first argument I put forward here is that the ideal of “modernness” has
been shared by different classes and groups of Turkish society. Secondly, I argue
that modernization is not solely an “elite project,” but a way of thinking and a fundamental ideal shared by the bulk of the society. Thus, I underline that the social imaginary revolving around modernization is deep-rooted and conducive to social cohesion. Thirdly, I argue that the ideal of “becoming modern” has been wellpreserved and reproduced all through the complex history of Turkey’s relations with the European Union from its very beginning. Hence, the debates on Turkey’s membership to the European Union bear upon all the other fundamental social issues in Turkey. Today, the Turkish society carries on an imaginary dialog with the European Union, which is largely viewed as the representative of modernity/the West. I elaborate on the social significance and grounding of this dialog. I base my
arguments on a number of pieces of research I have conducted, in particular on the
articles I wrote in relation to the two separate pieces of research: I try to combine
the data I collected through the interviews with small shopkeepers and artisans in
various districts in Istanbul and the results of the research on Turkey’s eşraf (locally
notable) families.