Makale özeti ve diğer detaylar.
Bu makale, afet tehdidi altındaki bölgelerde, afet öncesi ve sonrası kentsel yayılma sürecinin dinamiklerini ele almakta ve bu bölgelerdeki mekânsal gelişme stratejilerinin etkinliğini sorgulamaktadır Depremler, kentsel ve bölgesel ölçekteki mekânsal gelişme stratejilerinin içeriğini değiştirebilecek ve bu stratejilerin etkinliğini azaltabilecek yıkıcı etkilere sahiptirler. Çoğu zaman deprem öncesi sektörel gelişme politikaları, afete eğilimli bölgelerde yeni büyüme merkezleri ve kentsel yığılma alanlarının oluşumuna neden olmaktadır. Bazı durumlarda, deprem sonrası mekânsal gelişmeler, nüfusun kentsel merkezlerden uzaklaşmasına neden olmakta ve kimi yerlerde bölgelerde doğal alanları tehdit eden kentsel yayılma sürecini başlatmaktadır. Bu çerçeve içerisinde makale, Bolu kenti ve kentsel bölgesi örneğinde, yapılı çevrenin sürdürülebilirliğine dönük alt bölge ve kentsel ölçeklerdeki gelişme stratejileriyle, depreme duyarlılığın önceliklerini karşılaştırmalı bir çerçeve içerisinde çözümlemeyi hedeflemektedir. Çalışmada, Bolu İl Gelişme Planı’nın mekânsal yapıya dönük 2023 hedef, strateji ve kestirimleri, tartışılmakta ve “deprem tehdidi altındaki bir bölgede, mekânsal ve iktisadi yapı ile ilgili politikalar hangi önceliklere, vurgulara ve içeriğe sahip olmalıdır?” sorusunun cevabı aranmaktadır.
This paper draws attention to the dynamics of urban sprawl process in disaster-prone areas in both pre- and post-disaster periods and examines the efficiency of spatial development strategies in these regions. Earthquakes have destructive effects that can change the content of spatial development strategies at urban and regional level and can decrease the effectiveness of these strategies. Mostly, sectoral development policies in the pre-earthquake period lead to the formation of new growth centers and urban agglomeration areas in disaster-prone regions.In some cases, it is likely that spatial developments in post-earthquake period launch a process of counter-urbanization and urban sprawl threatening natural areas in certain places.In this respect, the paper attempts to analyze both urban and sub-regional strategies for an environmentally sound development of build environment and the priorities of responsiveness to earthquake in a comparative framework in the case of both the central city and urban region of Bolu. Furthermore, the paper argues the targets, strategies and predictions of the Provincial Development Plan of Bolu for 2023 and searches for the answer for an important question:which priorities, emphases and contents do the policies on spatial and economic structure in a region under threat of earthquake have?