Bu çalışma, hareket noktası olarak öncelikle ontolojiyi, yani varlığın bilgisini alan geleneksel Batı felsefesine ait yaklaşımlar karşısında, etiğe öncelik tanıyan Levinas’ın etik metafiziğine odaklanmaktadır. Varlığın bilgisi veya teorisi olarak ontoloji, daha başlangıcında, bir epistemoloji içerdiğinden ve varlık hakkındaki her soruşturma bir epistemolojiyi gerektirdiğinden dolayı, Levinas’ın ontoloji kavrayışı da epistemolojik imalarından ayrılamaz. Şüphesiz ki, Levinas’ın Batı felsefesi eleştirisi sadece tarafsız bir tarz içerisinde gerçekleştirilen bir ontoloji ve epistemoloji analizi veya eleştirisi değildir, fakat o, varlığa dair her ontolojik soruşturmanın, hakiki etik ilişkiyi takdir etmede başarısızlığa uğradığını ve Benin Ötekine yönelik egoistik ilişkisine dayandığını göstermeye matuftur. Levinas’a gore, Batı felsefesinin, insan aklına dayanan ontolojik veya epistemolojik yaklaşım tarzları, sadece Ötekini takdir etmede başarısızlığa uğramazlar, fakat aynı zamanda Ötekini Ben’e indirgerler. Batının felsefî yaklaşımlarına karşıt bir biçimde, Levinas, Ötekiyle kurulacak olan gerçek etik ilişkinin imkânını, Ötekinin yüzünün Beni ayıltıp, farkına varmasını sağladığı, Ötekiyle gerçekleştirilen yüzyüze ilişki içerisinde bulur.