Makale özeti ve diğer detaylar.
Özet Küreselleşmeden genellikle ekonomik faaliyetlerin dünya çapında birbirine bağlanması, bağlantılı hâle gelmesi anlaşılmaktadır. Bu yönüyle ele alındığında küreselleşmenin sermaye, yönetim, istihdam, bilgi, doğal kaynaklar ve organizasyonun ulusallıktan çıkıp, tam anlamıyla birbirine bağımlı hâle geldiği bir ekonomik ve siyasî yapılanma olduğu görülmektedir. Ancak, yakın zamana kadar ekonominin gölgesinde kalan küreselleşme analizlerinde son yıllarda kültüre verilen önem küreselleşmenin kültür üzerindeki etkisini ve kültürün karşı tutumlarını irdelemeyi zorunlu kılmıştır. Küreselleşme kuşatıcı etkisi nedeniyle her kültürden birçok değeri ortadan kaldırmakta, dönüştürmektedir. Ancak kültürel erozyon, küresel arenada bir güce sahip kültürlerden ziyade bu dinamikleri ellerinde bulunduramayan ülkelerin kültürlerinde daha yoğunluklu hissedilmektedir. Bu durum küresel aktörlerin kültürel erozyondan hiç etkilenmediği anlamına gelmemektedir elbette, lakin etkilenme düzeyi farklı olmaktadır. Nitekim hızlı küreselleşme olgusunun gelecekte birçok kültürü yok edebileceği düşüncesi halen geçerli görülebilmektedir. Küreselleşme karşısında milli kültürlerin sürekliliğinin korunarak değil yayılarak devam ettirileceği düşüncesi yeni yaklaşımları da beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda, Türkiye’nin son dönemde dünya genelinde temsilcilikler yoluyla yaygınlaştırdığı Yunus Emre Türk Kültür Merkezleri’nin, Türk milli kültürüne ne gibi bir katkı sunacağını ortaya koymak önem arz etmektedir.
Özet Küreselleşmeden genellikle ekonomik faaliyetlerin dünya çapında birbirine bağlanması, bağlantılı hâle gelmesi anlaşılmaktadır. Bu yönüyle ele alındığında küreselleşmenin sermaye, yönetim, istihdam, bilgi, doğal kaynaklar ve organizasyonun ulusallıktan çıkıp, tam anlamıyla birbirine bağımlı hâle geldiği bir ekonomik ve siyasî yapılanma olduğu görülmektedir. Ancak, yakın zamana kadar ekonominin gölgesinde kalan küreselleşme analizlerinde son yıllarda kültüre verilen önem küreselleşmenin kültür üzerindeki etkisini ve kültürün karşı tutumlarını irdelemeyi zorunlu kılmıştır. Küreselleşme kuşatıcı etkisi nedeniyle her kültürden birçok değeri ortadan kaldırmakta, dönüştürmektedir. Ancak kültürel erozyon, küresel arenada bir güce sahip kültürlerden ziyade bu dinamikleri ellerinde bulunduramayan ülkelerin kültürlerinde daha yoğunluklu hissedilmektedir. Bu durum küresel aktörlerin kültürel erozyondan hiç etkilenmediği anlamına gelmemektedir elbette, lakin etkilenme düzeyi farklı olmaktadır. Nitekim hızlı küreselleşme olgusunun gelecekte birçok kültürü yok edebileceği düşüncesi halen geçerli görülebilmektedir. Küreselleşme karşısında milli kültürlerin sürekliliğinin korunarak değil yayılarak devam ettirileceği düşüncesi yeni yaklaşımları da beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda, Türkiye’nin son dönemde dünya genelinde temsilcilikler yoluyla yaygınlaştırdığı Yunus Emre Türk Kültür Merkezleri’nin, Türk milli kültürüne ne gibi bir katkı sunacağını ortaya koymak önem arz etmektedir.