Makale özeti ve diğer detaylar.
Yidce, hâlâ çoğunlukla Almancanın Yahudi versiyonu olarak değerlendirilmektedir. Farat Yidce ve Almanca arasındaki iç yapı farklılıkları o kadar büyüktür ki, bilim adamları çeşitli teoriler ve varsayımlar kullanarak bu farklılıkları açıklamaya çalışmaktadır. Bununla birlikte dilsel sistem olarak Yidcenin belirgin bir özelliği gözden kaçırılmıştır. Arapça dışında tıpkı Türkçe, Farsça ve diğer İslâm medeniyetlerine ait dillerde olduğu gibi Yidce de iki farklı sözdizimsel ve morfolojik özelliklere sahip parallel alt sistemler kullanmaktadır. İlki yerel unsurları, diğeri ise yüksek sınıflara ait dilin daha prestijli unsurlarını işlemektedir. Bu anlamda reform sonrası Polonyasında doğan ve zirvesine Osmanlı İmparatorluğuna yakın çevrelerde ulaşan Yidce, Oriental bir dil olarak değerlendirilebilir.
Yiddish is still seen frequently as a Jewish variety of German; however, the differences in inner structure between Yiddish and German are so huge that scholars tried to explain these differences by using varying theories and presuppositions. One particular trait of Yiddish as a linguistic system was, nevertheless, overlooked: Yiddish, just like Persian, Ottoman Turkish and other languages of the Islamic civilization (except Arabic), uses two parallel linguistic sub-systems with different syntactic and morphological features, one of the native elements, the other of the more prestigious elements of the language[s] of higher status. In this sense, Yiddish, born in post- Reformation Poland and in close vicinity of the Ottoman Empire at its zenith, behaves like an “Oriental” language.