Makale özeti ve diğer detaylar.
"Birinci", "İkinci" veya "Üçüncü Dünya", "Kuzey-Güney" veya "Batı-Doğu" ve "merkezçeper" olarak yapılan tanımlamalar bilgiden bağımsız bir gerçeğin ampirik bir yansıması değil, uluslararası ilişkilerde güç mücadelesinin bizzat ortasında kalan, politik olarak inşa edilmiş, son derece önemli sembollerdir. Uluslararası ilişkilerde güç mücadelesinin bir yönü materyal kaynakların paylaşımında göreceli avantaj elde etmek ise, önemli bir diğer yönü de bu sembollerin ifade ettiği mânâlarının kontrol edilmesidir; çünkü sembollerden oluşan söylem hiyerarşisi en az materyal güç hiyerarşisi kadar –ve bir bakıma ondan da fazla- öneme haizdir. Bu çalışma, İngiliz ekolü ve eleştirel coğrafya altyapılarından yararlanarak Avrupa merkezli egemenlik kavramı üzerine uluslararası ilişkilerde küresel bir hâkimiyet kuran ve geri kalan politika yapıları ötekileştirilmiş avamlar olarak niteleyen söylemin bir eleştirisini sunmaktadır.
Definitions based on "First, second and third worlds," "North-South", "East-West", "Center- Periphery" are not empirical reflections of outside reality independent of knowledge, but are politically constructed symbols at the core of power struggle in international relations. If one part of international relations is to gain relative advantage on the control of material capabilities, another important aspect of it is to control meanings of symbols, for symbol hierarchy is at least as important as material power hierarchy. Using the theoretical contributions of the English School and Critical Geography, this study presents a critical analysis against European-centric sovereigny concept that seeks hegemonic control on global power relations while excluding othered commons constituted bu rest of the world.