Makale özeti ve diğer detaylar.
Devlet üniversitelerine ödenek dağıtımında kullanılan geleneksel yöntemler, ödenekleri "ihtiyaç" esaslı bir şekilde dağıtmaktadır. 1980'lerden bu yana yükseköğretime olan talebin kamu kaynaklarından daha hızlı bir şekilde artması, devlet üniversitelerinde verimlilik ve etkinlik arayışlarına yol açmıştır. Bunun bir sonucu olarak devlet üniversitelerine ödenek tahsisinde "performans" kavramı merkezi öğe haline gelmiştir. Bu makale devlet üniversitelerine ödenek tahsisini girdi odaklılıktan çıkararak, kurumsal performansa sıkıca bağlamayı öngören performansa bağlı ödenek tahsisi yöntemini incelemektedir. Performans bütçenin bir uzantısı olarak gösterilen yöntem günümüzde ABD, İngiltere, Danimarka, Avustralya gibi birçok ülkede uygulanmaktadır. Yöntemin diğer ülkeler arasında da yayılacağı tahmin edilmektedir. Temel hedefi, devlet üniversitelerinin mevcut kaynaklarını daha verimli ve etkin kullanmalarını teşvik etmek olan yöntemin, ülke örneklerine bakıldığında beklentileri karşılayamadığı hatta üniversitelerin mevcut hizmet kapasitesini olumsuz etkileyebilen bir yapıda olduğu görülmektedir.
Traditional methods that are used to allocate appropriations to state universities have a needs-based approach. Since 1980s, demand for higher education has risen faster than public resources, and this sitution has led to governments seeking to greater efficiency and effectiveness. For this reason, the concept of "performance" has become a key concept in allocating appropriations to state universities. This article examines the method of performance funding that suggests strictly linking appropriations to institutional performance of state universities. The method which is stated to be an extension of performance-based budgeting system is now being implemented in many countries such as USA, Denmark, and Australia etc. It seems that the method will also be used in some other countries. Despite the fact that the main purpose of this method is to use current resources of state universities more efficiently and effectively, the method, when applications in countries mentioned above are taken into consideration, is unable to meet the requirements and even it has a negative impact on service delivery of state universities.