Makale özeti ve diğer detaylar.
Çok kültürlü ve çok dinli bir milletler topluluğunun başkenti İstanbul'un dününe şahitlik noktasında 17. Yüzyılda yaşamış ve günümüze kadar gelen seyahatnamesindeki bilgiler bakımından önemli bir tanık olması hasebiyle Evliya Çelebi büyük bir önem taşımaktadır. Seyahatnamesinin en hacimli ciltlerinden olan I. cildinin tamamını ayırdığı İstanbul kısmında yazdıklarının önemi tartışılamaz. Eserinin bu ilk cildini tamamlamak nerdeyse onun 10 yılına mal olmuştur. Bu vesileyle maskat-ı re'si olan İstanbul'u on yıl boyunca köşe bucak demeden dolaşıp araştırdıktan sonra 1640 yılında İstanbul dışına; Bursa, İzmit, Trabzon ve Kırım'a yaptı-ğı gezilerine başlamıştır. İstanbul'u onun tarafından hiçbir zaman ihmal edilmemiş ve oradaki siyasi, iktisadi, kültürel gelişmelere sık sık yer vermiştir. Uzun süreli İstanbul'da kalmamakla beraber Anadolu'nun nerdeyse tamamını gezmiş ve görmüştür. Değişik amaçlarla yaptığı gezileri sırasında İran, Irak, Suriye, Filistin, Balkan eyaletleri, Osmanlı hâkimiyetindeki Orta Avrupa'nın önemli merkezlerinden Macaristan, Erdel'i ve bugünkü Avusturya sınırları içinde bazı yerleri görmüştür. Tatarlarla yapılan akınlar sırasında Polonya, İsveç ve Hollanda'ya kadar geniş bir coğrafyayı tanıyabilme imkânı elde etmiştir. Elçilik heyetiyle gidip gördüğü Viyana anlatısı çok renklidir. Bütün bu yerleri gezip görmesinin kolaylaştıran önemli bir etken de devlet adına görev yapan paşalarla (Melek Ahmed Paşa, Derviş Mehemmed Paşa, Köprülü Fazıl Ahmed vb.) olan beraberliğidir. Son seyahatlerinden olan Hac yolculuğunu görünüşte tek başına yapmakla beraber yazılı bazı belgelerin kendisine yardımcı olduğunu bilmekteyiz. Hac ziyaretinin ertesinde gittiği Mısır, Sudan ve Habeşistan'ı geniş bir biçimde seyahatinde ele alır. Çok kültürlülük adına önemli diğer bir merkez olan Mısır'da seyahatini tamamladığını bilmek-teyiz. Eserinde Osmanlı coğrafyasının dışında kalan bölgelerde yaşayan halklarla ilgili yap-mış olduğu gözlem ve tespitler; ortak yaşama tecrübesi bakımından incelenmeye değer ve referans olarak kabul edilebilir. Özellikle çok kültürlü ve dinli bir hayatın yaşandığı İstanbul'la ilgili bilgilerin yer aldığı seyahatnamede yer alan tespitlerin bu bağlamda gözden uzak tutul-maması gerekir.
With regard to the informations in his Seyahatname being preserved and transmitted up to now, Evliya Çelebi, who lived in 17'th Century, is an extraordinarily important witness of Istanbul's past days, namely Istanbul as a capital city for a multitude of cultures, ethnicities, and religions. Volume I, as being the Seyahatname's most sizable volume, is completely dedicated to Istanbul. The significance of these writings, which had taken the author nearly ten years, is indisputable. After roving and researching his Maskat-ı r es ( place o f b irth) I stanbul o n t his occasion for ten years and not leaving out one single spot, he began to travel to other places in 1640: to Bursa, Izmit, Trabzon, and Kırım. He never neglected Istanbul and considered its political, economical, and cultural developments broadly and frequently. Staying away from Istanbul for a long period of time he roamed almost the whole of Anatolia. While travelling with various objectives he visited Iran, Irak, Syria, Palestine, the Balkans, Hungary, which then was one of the most important centers under Ottoman rule in Central Euorpe, Erdel and some places within the borders of today's Austria. During the Tartar's invasions, Evliya Çelebi obtained the occasion to get to know a broad geography until Poland, Sweden, and the Netherlands. Very colourful is his depiction of Vienna, a place he visited accompanying the ambassador's committee. Being together with Pashas (Melek Ahmed Paşa, Derviş Mehemmed Paşa, Köprülü Fazıl Ahmed etc.) entrusted with duties on behalf of the State made it much easier to see all those places. As one of his last journeys he made the Hac (Pilgrimage) all on his own as it seems, but it is also known that he made use of some written documents. After his Hac he tackled Egypt, Sudan, and Habeşistan in a broad way. It is known that he completed his travelling in Egypt, which is another important center with respect to cultural diversity. The observations and remarks on nations living in regions outside the Ottoman Empire can be accepted as a testimonial being worth investigation in view of common life experiences. In this context the remarks concerning Istanbul's multicultural and multireligious life have to be taken into consideration especially.