Makale özeti ve diğer detaylar.
Siyasi karar tahakküm-yönetim- strateji iliskilerini içerir ve kendine has bağımsızlaşma yeteneği vardır. Siyasi kararın egemenlikle rabıtası norm ihdasıyla konumlandığından norm ve istisna eksenleri ayrıntılandırılmış, istisnayı dışlamanın asliligi vurgulanmıştır. Aydınlanmacı tezde normların hakikati temsili, özneler arasındalığılığı üzerinde durulmuş Rawls’un düzeltme girişimine değinilmştir. Müzakereci ve kararcı tezlerin rasyonal addedilmeyen unsurların siyasi kararlara sızısı bakımından farklıklaşmaları irdelenmiştir. Schmitt’in reddettiği norma yakınlık ve meylettiği istisna kuramının ulus muhtevasından gelen tarihi sabiteleri dıslayıcı yapısına buna mukabil liberal tezlerin siyasi karar mimarisi bakımından tam yapısızlaştırmayı hedeflediğine ve Rawls’un nötrlestirici tutumuna değinilmiştir. Düzenlemeci teknik baskınlastıkça siyasi kararların normla tek biçimli cevap üretimine dönüstügü,istisna kuramının deneyim ağırlıklı teknikte dirençle karsılandığına değinilmiştir. Siyasi kararın üst limitte egemenlikle olan rabıtasına nazaran neyin norm olduğu ya da istisnai olanla, iç limitte neyin rasyonal olmadığına dair dışlamalarla belirlendigi vurgulanmıştır.
Political decisions which have an independent nature of their own involve the inter-relationships among domination, administration and strategy. Taking into consideration the approach that establishes the relationship between political decision and sovereignty through instutionalization of norms, exceptions and norms are delineated and exclusion of exceptions is emphasized with regards to Schmitt and Agamben-Benjamin. The representation of reality through norms in the Enlightenment thought and the inter-subjectivity of the norms with regards to Habermas is elaborated while the additional revisions brought upon by Rawls are discussed. The differentiation of negotiator and decision maker (as in Schmitt) theories are thoroughly scrutinized with respect to their relevant analysis of infiltration of political decisions by factors which are regarded as irrational. The theories of Schmitt which disregard norm-centric approaches and lean towards the exception-centric theories (which exclude historical constants arising from national content) are mentioned. Rawl’s neutralization approach is examined in view of the liberal theories aiming to destructuralize political decision architecture along the abovementioned lines. It is mentioned that, as the regulatory technique becomes more dominant, political decisions take the shape of jurisprudencial uniform answers. It is also discussed that the exceptions approach meets more resistance in experiential processes. What is relevant as norm in view of the relationship between political decision and its upper limits, sovereignty, is also considered. Additionally, it is mentioned that the exceptional factors are determined through the exclusion of what is regarded as “off-limits”, namely irrational.