Makale özeti ve diğer detaylar.
This paper argues that environmental destruction arises from a discourse rooted in Western Economic and Scientific Theory. This discourse artificially separates individuals from our natural world and argues that competition and utilitarian actions are beneficial to society. It is however, a discourse that is taking us to a Shakespearean tragic end: it is resulting in actions that actively harm our natural world, as all too familiar statistics of environmental damage make clear. It is a discourse that does not match our underlying physical reality, which is why calls for Environmental reform within this discourse will not be effective. Hearing about global warming, deaths caused by hunger every two seconds, and the extinction of plants and animals on a scale never seen before can be enough to envelop us in a sense of hopelessness: we are headed, it seems, for an inevitable tragic ending. However, Shakespeare makes clear that this is not necessary the case. We are not yet at our end; we are yet still storying ourselves. We can thus rewrite a better ending by shifting ourselves into a Shakespearean comedy. The potential lies in our discourse which is not truth, but a contingent creation. After describing these ideas in more detail, this paper goes on to present the parameters of a new Ecological discourse rooted, like Shakespeare‟s Comedy, in care and humanity that dovestails with our natural world and provides for hope through transformed consciousness. It concludes with recommendations on how this new discourse can be spread and taught in schools.
Bu çalışma batılı ekonomik ve bilimsel teorilerde temellenen bir söylemden ortaya çıkan çevresel yıkımları tartışmaktadır. Bu söylem bireyleri suni bir şekilde doğal dünyamızdan ayırmakta ve topluma yararlı olan faydacı eylem ve rekabeti tartışmaktadır. Ama bu söylem, Shakespear‟ın trajik sonuna bize götüren bir söylemdir: çevresel yıkımların istatistiklerinin açıkça ortaya koydukları bizim doğal dünyamıza zararlı olacak eylemlerle sonuçlanan bir son. Bu öyle bir söylemdir ki çevresel reform olarak adlandırdığımız söylemin niçin etkili olamayacağı bir söylemdir ve fiziksel gerçeklikte örtüşmez. Küresel ısınma, her iki saniyede açlıktan dolayı olan ölümler ve hayvan ve bitkilerin şimdiye kadar görülmemiş bir oranda yok olmaları bizi umutsuzlukla kuşatmak için yeterli olabilmektedir: öyle gözüküyor ki kaçınılmaz bir trajik sona doğru gitmekteyiz. Ama, Shakespeare bunun böyle olmasının bir gereklilik olmadığını açıkça ortaya koymuştur. Bizlerin henüz sonu gelmedi ve hala kendi hikayemizi yazabiliriz. Kendimiz Shakespear‟ın komedisine yönelterek daha iyi bir sonu yeniden yazabiliriz. Hakikati olmayan ama arızi söylemimizin arkasında bu potansiyel yatmaktadır. Ayrıntılı olarak bu fikirleri betimledikten sonra, Shakespeaer‟ın Komedi‟sindeki gibi yeni bir ekolojik bir söylemin parametreleri bu çalışmada sunulacaktır. Bu söylem doğal dünyamızı açıklayan dikkatli ve insanca bir söylemdir ve dönüşmüş bir bilinçle bir umut ortaya koymaktadır. Çalışma, bu yeni söylemin okullarda nasıl yaygınlaştırabileceği ve öğretileceğine yönelik tavsiyelerle son bulacaktır.