Makale özeti ve diğer detaylar.
Bu makale "28 Şubat sürecinden" sonra Türkiye'de post-İslamcı elitlerin geçirdiği dönüşümü incelemektedir.Temel tezimize göre AKP çevresinde toplanan post-İslamcı elitler Kemalist düzenin reddi yerine makul bir eleştirisini benimseyerek tek başına iktidar olabilecek bir kitle partisi oluşturmuştur. "Adil düzen" hayalinden vazgeçen post-İslamcılar ülkeyi küresel kapitalist sisteme entegre etmeyi tercih etmiştir. Küresel ve yerel dinamiklerin dönüşümünü iyi kavramış ve söylemlerini İslami çerçeveden demokrasi ve insan hakları çerçevesine kaydırmıştır. Bu noktada radikal Milli Görüş cephesinden ayrışarak "kabul edilebilir sınırlar" içinde yer almış ve böylece kendilerine meşru bir siyaset zemini yaratmıştır.
This article examines the transformation of post-Islamic elites in Turkey after the "February 28 process". According to our main thesis post-Islamic elites clustered around the JDP, have created a self-sustaining majority party through a moderate critique rather than an outright rejection of the Kemalist establishment. These post-Islamists, who have given up the dream of building a "just order", have instead choosen to integrate Turkey into the global capitalist system. They have grasped well the transformation of global and local dynamics and shifted their rhetoric from a framework of Islam to democracy and human rights. At this point by dissociating from the radical National Outlook front they have remained within "acceptable limits" and thus have created a legitimate political ground.