Orta Çağ Avrupa tarihi bir tarihsel araştırma nesnesi olarak günümüz Avrupa tarihçisinin gözünde ya da modern Avrupalı sıradan bir insanın zihin dünyasında, Rönesans döneminden beri sürekli vurgulanarak geliştirilen klasik Avrupa tarihi dönemselleştirmesi algısının kurbanı olmuştur. Bu yazının temel iddiası, Orta Çağ Avrupa tarihine ilişkin düşünsel ve felsefi gerilimin, Avrupamerkezci Orta Çağ Avrupa tarihi algısını beslemiş olduğudur. Orta Çağ Avrupa tarihi, bir taraftan politik parçalanmışlığı ve dinsel otoritenin toplumsal yaşamı kuşatarak biçimlendirmesi ve özgür düşüncenin yeşermesini geciktirmesi gibi nedenler ileri sürülerek tarihsel ilerleme şeması ve teleoloji kavramsallaştırması içinde eleştiri nesnesi olarak görülmüştür. Diğer taraftan ise modern Avrupa tarihi yazımında modern ulus-devlete ulaşan gelişim çizgisi içinde, kilisenin merkezî otoritesine karşı daha bireyselci ve komünel dinsel yapılanmaların ortaya çıkması ve seküler bir toplumsal yaşamın zeminini hazırlaması, ulusal kültürlerin filizlenmesi için gerekli olan halk kültürünün şekillenmesi, kilise hukukunun karşısında örfi hukukun güçlü bir gelenek oluşturması gibi kimi özellikleriyle de olumlanmıştır. Böylece hem olumsuzlama hem de olumlama Orta Çağ tarihini ve modern Orta Çağ tarihçiliğini, Avrupamerkezci tarihyazımının bir parçası hâline getirmiştir..