Makale özeti ve diğer detaylar.
Bu çalışmanın amacı, Fransız sosyolog Gabriel Tarde’ın geliştirdiği “kamusal alan modeli” üzerinden medyanın işlev ve etkilerini yeniden gözden geçirmek, tekrar düşünmektir. Araştırmada ayrıca; Tarde’ın kamusal alan modelinin, iletişim biliminde “çok aşamalı iletişim akışı modeli” olarak bilinen “sınırlı medya etkileri modeli”nin ilk örneklerinden biri olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği tartışılacaktır. Tarde’ın kamusal alan modeli, karşılıklı etkileşen dört unsurdan oluşur: Basın, sohbet, kamuoyu, eylem. Tarde, basına modern toplumun sosyal inşasında önemli işlevler yüklemiştir. Tarde’a göre basın ilk olarak; bilgili, eleştirel ve rasyonel bir kamunun ortaya çıkmasını ve gelişmesini sağlamıştır. İkinci olarak; kahvehane ve salonlarda cereyan eden bir kamusal tartışma ve müzakere biçimine, yani sohbetlere zemin oluşturmuştur. Üçüncü olarak; kamuoyunu dillendirmiş ve oluşturmuştur. Dördüncü olarak; bireylerin sosyal, politik ve ekonomik süreçlerdeki tercih, öncelik ve kararlarını etkilemiştir. Nihayetinde, zihinlerde hayalî bir kurgu olarak millet ve milliyet fikrini oluşturmuştur.
The purpose of this study is to reconsider, rethink the functions and effects of mass media through “public sphere model” developed by French sociologist Gabriel Tarde. In the study it was also discussed that whether Tarde’s public sphere model can be considered as one of the prototypes of “multi step flow model of communication” known as “model of limited mass media effects” in communication science. Tarde’s public sphere model consists of four elements: Press, conversation, public opinion and action. Tarde attributed important roles to press in social construction of modern society. Firstly, according to Tarde press provided to emerge and to develop of a knowledgeable, critical and rational public. Secondly, it formed a basis for public discussions and deliberations, in other words for conversations that took place in coffee houses and saloons. Thirdly, it expressed and created public opinion. Fourthly, it determined choices, priorities and decisions of people in social, economic and political processes. Lastly, it created the idea of nation and nationality in people’s minds as imaginary constructs.