Makale özeti ve diğer detaylar.
Literature is never devoid of a cultural context. It is also a cultural process which enables the reader to evaluate literary texts not only in terms of their aesthetics within formal and linguistic aspects but also cultural meanings which might lead to a rather illuminating and thought provoking, in other words a new or different perspective. Within this frame, the Romantic poetry has been one of the most widely read and studied genres for almost two centuries, yet it is not quite possible to give the exact definition of the Romantic poetry and confine it to a single meaning. Actually, apart from its being a very complex and complicated movement, one of the reasons for such an interest both in the meaning and the structure of the Romantic poetry is that it exhibits a subversive spirit against the mainstream Neoclassical culture and it puts special emphasis on the concept of "imagination" which is one of the significant characteristics that distinguishes the Romantic poetry from the Neoclassical poetry. Another point is that in spite of the Romantic poets' different notions, they all agree on the term imagination. In a sense, one of the major distinctions between the Romantics and the Neoclassicals is the fundamental value of imagination for the former, and its limited or little significance for the latter. This paper analyses the concept of imagination, described as the supreme faculty of the mind in the Romantic poetry, with reference to such major Romantic poets as William Wordsworth and Samuel Taylor Coleridge and their poetry.
Edebiyatın kültürel bağlamdan yoksun olması düşünülemez. Bununla birlikte, edebiyat, okuyucunun edebi metinleri sadece estetik, yapısal ve dilbilimsel boyutları ile değil, kültürel anlamları açısından da yorumlamasına ve değerlendirmesine ve bu sayede aydınlatıcı ve düşündürücü, diğer bir deyişle, yeni ve farklı bakış açıları oluşturmasına yardımcı olan kültürel bir süreçtir. Bu çerçevede, Romantik şiir akımı 200 yıldır en çok okunan ve çalışılan edebi türlerden biri olmuş, ancak bu şiir türünün net bir tanımı yapılamamakla birlikte, sadece bir anlamla sınırlandırılması da mümkün olmamıştır. Aslında, Romantik şiirin son derece karmaşık yapısının yanısıra bu akıma anlam ve biçem açısından duyulan ilginin diğer bir nedeni de Neoklasik akımın genel kurallarını altüst etmeyi hedefleyen ruhu ve aynı zamanda bu türü Neoklasik dönemden ayıran en önemli özelliklerinden biri olan "hayal gücü" kavramına yüklediği anlamdır. Diğer bir nokta ise, farklılıklarına rağmen, Romantik şairlerin hayal gücü olgusuna sergiledikleri benzer tutumlardır. Romantikler ve Neoklasikler arasındaki en temel ayrım ise Romantikler için büyük önem taşıyan hayal gücü teriminin Neoklasikler için aynı derecede öneme sahip olmamasıdır. Bu çalışma, William Wordsworth ve Samuel Taylor Coleridge gibi önde gelen Romantik şairlerin, üstün bir zihinsel beceri tanımının atfedildiği hayal gücü kavramını şiirleri aracılığı ile nasıl yansıttıklarını değerlendirmeyi amaçlamaktadır.