Makale özeti ve diğer detaylar.
20. yüzyıl tüm dünyada akıl, zihin ve bilimsel kavramların yeni bir boyut kazandırılmaya çalışıldığı süreç olarak dikkati çekmektedir. Bu kavramlar dâhilinde sanat, sanatçı, toplum ve sanat eseri yeni bir ivme kazanarak; politik olayların dünya görüşüne, gücün iktidara dönüştüğü olayların merkezine yerleşmiştir. Kısacası sanat, güncel siyasal olayları hırsla takip ederken, toplumsal olayları evrensel boyuta taşımıştır. Böyle bir süreçte, Alman sanatında farklı eğilimler ve politik güç dengeleri yaşanmaktadır. Alman toplumsal yaşamı yeni bir oluşum içinde ve iktidarın dengeleri daha katı ve baskıcı bir yönetim anlayışına terk edilmiştir. Max Beckmann, bu toplumsal değişime yakından tanık olan pek çok Alman sanatçıdan biridir. Bu makalede, yaşadığı dönemde "Dejenere Sanatçı" olarak adlandırılan Max Beckmann'ın hayatı, eserleri ve kendi toplumuna karşı duyduğu sessiz eleştirisi irdelenmiştir.
20th century is noticed as a process which is tried a new dimension to mind and scientific concepts in the whole world. Within these concepts; art, artist, community and art work was placed in the centre of events in which political events has become world-view and power has become ruling by a new impetus. In short while the art is following up the political events ambitiously moved the social events to the universal dimension.In this process;different trends and political power balances are taking place in German art. German social life, which is in a new formation and the balance of government has been abandoned to an oppressive and more hard management approach. Max Beckmann is one of the many German artists who witnessed closely to this social change.In this article, Max Beckmann,- who is called "Degenerate Artist"- in the period which he lived, his life ,work of arts and his silence criticism against to his own society will be analyzed.