Makale özeti ve diğer detaylar.
Bu çalışma, 1960'lı yılların Sivil Hak Hareketleri'yle ortaya çıkan farklı seslerin ve gelişen ilk postmodern söylem örneklerinin çağdaş Amerikan sahnesinde yansıması üzerinedir. 1960'lı yıllarda Sivil Hak Hareketleri'yle Amerika'da politik gerilim tüm ülkeyi etkisi altına alır. Tiyatro yazarları ve eleştirmenler değişen algılar ışığında sahnede yeni seslere yer verme gerekliliği duyarlar. Bu amaçla 1960'lı yıllarda kurulan çeşitli tiyatro grupları (Open Tiyatro Grubu, Living Tiyatro Grubu ve Performance Grubu) ileri teknoloji kültürünün yarattığı küresel kargaşa içinde korku duyan ve ümit bekleyen insanı söze ve performansa dayalı yeni konuşma biçimleriyle yansıtmayı amaçlarlar. Öncü ve deneysel olarak tanımlayabileceğimiz yeni tiyatro grupları içinde üretilen oyunların çoğunluğu, pop ve kitle kültürleri, meta-söylem, öznel sesler ve kendine dönüş yaşayan karakterler gibi konuları ele alır. Ayrıca bu oyunlar, sıradan insanın sağduyusunu toplumsal söyleme dönüştürerek, sıradan olarak tanımlanan söylemi toplumsal eleştiri ve yeni politik ses konumunda sunar. Değişik kültürel ve kişisel görüşlerine rağmen bu tiyatro gruplarından çıkan Sam Shepard, Megan Terry, Maria Irene Fornes, Spalding Gray, Karen Finley gibi yazar ve sanatçılar, Richard Schechner, Joseph Chaikin gibi yazar ve tiyatro teorisyenleri kendilerini farklı toplumsal ve kültürel seslerin sahnede yansıtılmasına adarlar. Amerikan tiyatrosundaki konumları farklı olsa da, bu yazarların temel ilgi alanları, modern dünyanın insan üzerinde yarattığı küresel sorunlara karşı eleştirel görüş sunmaktır diyebiliriz. Bu eleştirel görüş, yazarların yarattığı postmodern sanatın artık tarihselleşen ve öyküleşen yapıtlarında yansımaktadır.
This paper is intended to focus on the early development of postmodern discourse used in contemporary American drama as well as on the diversity of voices that dramatists reflected after the Civil Rights Movement of the 1960s. With the Civil Rights Movement in the 1960s, political tensions across the country reached an intense degree. Theatre practitioners and critics felt the need to redefine their art form in the new context of the diversity of voices on stage. Diverse theatrical groups (Open Theatre, Living Theatre, Performance Group) that emerged in the early 1960s attempted to devote themselves to new voices with new ways of communication arising from verbal and non-verbal gestures and performance in vivid scenes that identified the image of man in a hightechnology culture with his fears and hopes in the currents of global chaos. Most of the prominent plays written after 1960s in the pioneering and experimental theatre groups, reflect the problems of pop and mass cultures, meta-discourse, subjective voices and self-reflexive characters. Thus, the plays produced in the new theatre groups elevate the common sense of ordinary individuals to the centre stage of public discourse as both social critics and innovative political voices. The playwrights, and performance artists despite cultural and personal differences in perspective, such as Sam Shepard, Megan Terry, Maria Irene Fornes, Spalding Gray, Karen Finley, and writers and theatre theorists such as Joseph Chaikin, Richard Schechner have all committed themselves to drama that reflects the voices of diversified social and cultural lives. The degree of their success varies, but they are heavily concerned with global problems in the postmodern world. This critical vision is expressed in the ongoing creation of their texts, historicized and narrativized through postmodernism.