Makale özeti ve diğer detaylar.
Bankaların halka açılmasızındaki temel saik Türkiye'nin 1980 sonrası liberal ekonomi politikalarını benimsemesi ve sermayenin tabana yayılması ilkesinden kaynaklanmaktadır. Bankaların halka açılması ile hem bankalar daha fazla sermaye toplayarak, yeni yatırımlar yapıp gelişmekte, hem de bankalara sermaye yatıran yatırımcılar temettü geliri sağlayarak karşılıklı kazanımların artması sağlanmaktadır. Ancak, burada önemli olan yatırımcının, yatırım yapacağı kuruluşu iyi tanımasıdır. Bu hem yatırım öncesi, hem de yatırım sonrası belirli finansal raporların kamuya duyurulması ve yatırımcının bilgilendirilmesi ile sağlanır. Bu işin denetimi daha öncesinde sadece SPK denetimindeyken, daha sonra işlem hacminin artması ile kamuyu aydınlatma daha çok önem kazanmış ve öne çıkmıştır. Konu, 2000'ler sonrası bankacılık piyasası ve bu piyasanın Türk ekonomisine kaynak sağlama durumunda olması bakımından dikkate alındığında ise, bu husus daha çok önem kazanmaktadır. Türk finans piyasasının yabancı yatırımcılar için taşıdığı önem ve mali kaynak yaratmadaki rolü, yeni yatırımcıların çekilmesi ve mevcutların korunması açısından daha da önemli hale gelmektedir. Bu nedenle, bu çalışmanın amacı 2000'ler sonrası daha da önem kazanan bankacılık sektöründe, yatırımların önemi gereği bankalarda kamuyu aydınlatma yükümlüğünün hukuksal bakış açısı ile değerlendirilmesidir.
The fundamental reason for offering the shares of banks to the public is based on the liberal economic policies adopted after 1980s and allocating the financial sources to the people in Turkey. By way offering the shares of banks to the public, both the banks could make new investments by collecting new capital, and the investors could acquire revenue with dividends of shares. Nonetheless, the most important point here is to chose the best investment opportunity. This could be accommodated by means of both disclosing the reports to the public before and after public offering and informing the investors. The inspection of this process was formerly in the jurisdiction of Capital Markets Board, but later the concept of disclosure was highlighted as a result of amounting transactions. When the situation is considered regarding to the strength of banking corporations in Turkey and their position as sources of finance after 2000s, this issue is emphasized considerably. The role of the banking market in Turkey as a source of finance and its temptation to foreign investors stress the matter more. Therefore, the objective of this study is to consider the disclosure in public offerings in the Turkish financial market with a legal point of view.