Makale özeti ve diğer detaylar.
Türk modernleşmesi sürecinin Tanzimat'tan Cumhuriyet'e kadar olan kısmı, kültür değişmeleri ve medeniyet tercihi alanlarında tarihte eşine az rastlanır hareketliliğin yaşandığı bir zaman dilimidir. Bu tarihsel kesitte birçok zihin ve kalem, insan, toplum, mutlak varlık, medeniyet vb. konularda îmâl-i fikir etmiş, yaşadığı toplumun durumunu ve diğer toplumlarla -özellikle de o dönem için ileriyi temsil eden Batı toplumuyla- ilişkisini ele almaya çalışmıştır. Söz konusu inceleme ve tartışmalarda ana konulardan birini din ve din anlayışı teşkil etmiştir. Osmanlı-Türk toplumunun geleneksel yapısının şekillenmesinde hatırı sayılır bir etkiye sahip olan din, modernleşme sürecinde meşrulaştırıcı ve dönüştürücü işleviyle yenileşmeye yönelik tartışmaların mihverinde de aynı ağırlığı korumuştur. Özellikle yüzlerce yıllık problemlerin hesaplaşmasının sıkıştırılmaya çalışıldığı II. Meşrûtiyet dönemi, bu konuda gayet seviyeli inceleme ve tartışmaların örneklerini bize sunmuştur. Bu dönemdeki düşünce akımlarının Türkçülük, Batıcılık ve İslamcılık gibi üçlü bir sınıflandırma çerçevesi içerisinde ele alınması neredeyse Türk yazınında bir gelenek halini almıştır. Hangi grup içerisinde ele alırsanız alın, yarının Türkiye'sinde din ve din anlayışının nasıl olması gerektiği sorusu, her entelektüelin kafa yorduğu önemli problemlerin başında yer almaktaydı.