Makale özeti ve diğer detaylar.
17. yy.'da sanat ve edebiyat alanında kaydedilen mesafe, yüzyıllardır işlenen sağlam örgünün, siyasî dengesizliğe rağmen; olanlara kayıtsız kalmadan, yürüyüşüne şahitlik edebildiğimiz bir gerçeklik olarak belirir. Karabaşiyye Tarikatı kurucusu ve Şeyhi Ali el-Atvel (Karabâş-ı Velî)'nin mahdumu ve halifesi olarak tanıtılan Mustafa Ma'nevî'nin kişisel yahut sanatsal macerasının başlangıç noktası ve merkezi, Allah'ın birliği demek olan Tevhîd'le anlam kazanmaktadır. Bu itibarla Ma'nevî'nin sözel yürüyüşünde, detaylarını tam da bilemediğimiz hayat macerasının emarelerini görmek mümkündür. Bu emareler bizi, Allah'ın isimlerini/Esmâ'yı terennüm eden bir şeyhe, iyiliği salık veren bir vâize ve aşkı önceleyen bir derviş-şâire götürmektedir.
The progress that was made in the field of arts and literature in the seventeenth century appears as a phenomenon that has survived thanks to the system that has been developed and refined for centuries. The beginning and center of the personal or artistic adventure of Mustafā Ma'nawī, who has been described as the son and successor of 'Alī al-Atwal famous as Karabāsh-i Walī, founder and master of the Karabāshiyya Order, gains meaning through Tawhīd, i.e., the unity of God. Therefore, we can see in his works the indications of his life adventure that we do not know in detail. These indications lead us to a Shaykh who is immersed in the invocation of the beautiful names of God, to a preacher who is recommending the good and a Sufi poet who is giving priority to love.