Makaleler     Dergiler     Kitaplar    

Hikmet Yurdu Dergisi

Yıl 2011 , Cilt 4 , Sayı 8

Makale özeti ve diğer detaylar.

Makale özeti
Başlık :

Ehl-i sünnet, şia ve vehhabilik arasındaki inanç farklılıklarının sosyal barış açısından değerlendirilmesi

Yazar kurumları :
İstanbul Merkez Vaizi1
Görüntülenme :
636
DOI :
Özet Türkçe :

Ehl-i Sünnet âlimleri, imâmet meselesini amelî bir konu olarak görmektedirler. Onlara göre imanın gerçekleşmesi için "kalbin tasdiki" yeterli olup, ameldeki bir eksiklikten dolayı iman yok olmaz. Bu sebeple Sünnî ulemâ, büyük günah işleyen bir Müslüman'ı tekfir etmekten uzak durarak Müslümanlar arasındaki anlaşmazlıkların tehlikeli boyutlara ulaşmasına mani olmuştur. İktidarın imamların hakkı olduğuna inanan ve bunun için asırlarca Mehdi'nin gelmesini bekleyen Şîa, Humeyni ile birlikte İran'da iktidara el koyarak siyasi ve dinî otoriteyi birleştirmiştir. "Velayet- i fakih" şeklinde ifade edilen bu yeni uygulama, İmâmiyye Şîa'sının geleneğinde bulunmadığından; Şiîler arasında görüş ayrılıklarına sebep olmuştur. Bu süreçte Şiî ulemâ kendini siyasi kargaşanın içine çektiğinden politize olup itibar kaybetmiştir. Vehhâbîler ise, ıslahatçı bir gaye ile yola çıktıklarını iddia ettikleri halde çok geçmeden sosyal barışı ve birliği bozmuşlardır. Vehhâbîlik, Müslümanlara karşı silaha sarılmayı meşru görerek Haricîliğin yolundan gitmiş ve İslam dünyasında şiddetin beslendiği en önemli kaynak haline gelmiştir. Bidati, oldukça geniş yorumlayan Vehhâbîler, dinî olmayan birçok hususu dinden kabul edip, bidat sahibi kabul ettikleri Müslümanları küfür ve şirke nispet ederek onların öldürülmesini meşru görmüşlerdir.

Anahtar kelimeler :
Özet İngilizce :

Ahl as-sunna considered the matter of imama as a matter of practice. Believing that an error or mistake does not harm the belief, they claim that the khalifa can make a mistake and he be tried equally just like his rival. They unanimously accepted that belief is an act of the heart, and it is not demolished because of a deficiency in practice. They also abstain from declaring ahl al-kıbla as disbelievers and have avoided the probable danger because of the discord among Muslims. Considering imama as a divine rank like nubuvvat, the Shiite claimed that the imams are infallible. The Imamiye Shiite, who alienated the administration due to the expectation of Mahdi's honouring the world, gave up that tradition after Humaynî's coming to power. After coming to power in Iran, the Shitic scholars united the divine and political authority. As the Shitic scholars have been discredited in this period because of politicization and as many irregularities have occurred in the application of Valayat-ı fakih theory since Humeyni's death, they have had to adopt some amendments. The Vahhabite, who based their opinions on Ibn Abdulvahhab's, set out for reformist aims but spoiled the present unity among Muslims. Seizing weapons against Muslims, they followed the Haricite only to become the most popular source supported by violence in Islamic World. They legitimised killing Muslims declaring them disbelievers and polytheists who supported the innovations, for they interpreted bidat (innovations) in the widest frame and considered some subsidiary subjects as basic dogmatic ones declaring the Muslims as ahl al-bida.

Anahtar kelimeler :
Tam metin (Türkçe) :
Paylaş :
Benzer Makaleler
Yorum Yap
  • Adınız :
  • Güvenlik Kodu :
  • Yorum :