Bu makale, kapitalizmin çoğul yapısı içinde emek/din ilişkisinin ortaya çıkardığı “kültür” sorununu ele almaktadır. Weber’in Protestan Etik ve Kapitalizm’in Ruhu kitabında burjuva etiğini Kilise etiğinin ve proleteri de “münzevî”nin yerine ikame eden bir “dönüşüm” imâsı bulunmaktadır. Bu yargıya göre burjuva (Protestan) Hristiyanî bir öz taşımakta ve sınıf karakteri ile davranırken bile “dinî” tavırlar göstermektedir. Marks’ın işçi sınıfını burjuva sınıfına karşı konumlaması, proleteryanın “insanlığın kurtuluşunun” öncüsü olacağı varsayımına göre teorilendirilmişti. Ancak kapitalizmin kendi üretici güçlerini (proleterlerini) çeşitlemesi ve farklı ülkelerde farklı kapitalizmlerin ortaya çıkışı işçi sınıfının “tarihsel rolünü” zayıflatmıştır. İslam- kapitalizm ilişkisinin çatışmalı doğasına rağmen Müslüman- Kapitalizm ilişkilerinin kurulduğu bir reel dünya bulunmaktadır.