İşçi örgütleri-devlet ilişkisi ele alındığında bir çelişki ve gerilim kendisini hissettirir. Bu çelişki ve gerilim, kendilerini birer sivil toplum örgütü olarak gören işçi örgütlerinin, devleti temelde bir işveren olarak değerlendirmeleri ve onunla bu zemin üzerinden ilişkiye geçmelerinde belirir. Böyle bir ilişkinin inşa edildiği düzlemde, sivil toplumun ihtiva ve ima ettiği içeriğin geçerlilik kazanması ve anlam bulması hiç de kolay değildir. Bu çalışmada söz konusu gerilim ve çelişkinin mahiyeti, sivil toplum kavramı olumlanarak incelenecek ve kritik edilecektir.