Makale özeti ve diğer detaylar.
Bu yazıda, Michal Kalecki’nin iktisadi analizi ele alınmakta ve bu analizin, Keynesyen analizle önemli benzerlikler gösterse de, aslında kaynağını Klasik-Marksist iktisadi düşünce okulundan aldığı ileri sürülmektedir. Yazının temel argümanı, Kalecki’nin analizinin üç temel özelliği, yani efektif talep ilkesi, bölüşüm ve “monopol derecesi” yaklaşımı olarak bilinen eksik rekabet kuramının analizin boyutunu Keynesci kısa dönem etkilerinden, özellikle bölüşüm paylarındaki ve yatırımlardaki dalgalanmaların önemli olduğu, uzun dönemli sermaye birikimi sorununa uzattığı, bunun ise özünde Klasik-Marksist bir analiz çerçevesini tanımladığıdır. Bununla birlikte, yazıda ayrıca Klasik-Marksist iktisadın üzerinde durduğu “çekim merkezleri” olan uzun dönem denge değerlerinin nasıl ortaya çıktığı ve kalıcı etkilerin neler olduğunun gösterilmeyişinin Kalecki’nin yaklaşımının kapsamını daraltarak kendi başına yerleşik iktisada bir alternatif olarak görülme olanağını azalttığı düşüncesi savunulmaktadır.
This paper examines Michal Kalecki’s economic analysis and argues that this analysis, even if it displays some important similarities to the Keynesian theory, takes its root from the Classical-Marxian school of thought. The basic argument of the paper is that the three building blocks of Kalecki’s economic analysis, namely the principle of effective demand, distribution theory and Kalecki’s theory of imperfect competition that is known as the “degree of monopoly”, together stretches the extent of economic analysis beyond Keynesian short term influences, especially to the problems of long run capital accumulation, for it emphasizes the effects of the changes in the distributive shares and in investment on the capital accumulation process, which gives capitalist system its fundamental instability. However, the paper also argues, the fact that Kalecki’s analysis overlooks the formation of long run equilibrium values of prices, or the “centers of gravity”, upon which the Classical-Marxian school focusses, restricts this approach’s analytical power which could make it a real alternative to the orthodox economics.