Makale özeti ve diğer detaylar.
There are various legal problems encountered because of the judicial principle envisaging that in case of an award annulling an administrative action against which a suit has been filed for annulation, such administrative action would be null and void since its inception date and that the ex ante legal status prior to such inception date would be taking its place. The following are the foremost issues concerned; when a regulatory act is annulled, what is the legal status of an administrative action of individual character that has been taken based on such regulatory act, and whether an earlier regulatory act which had been abolished by the same regulatory act annulled would be legally in place automatically after such annulation. Furthermore, on top of these issues the following should also be added: individual administrative actions together with administrative actions that can be separated from tender contracts and annulment awards regarding administrative contracts. All of these concerns stem from the relative incoherence between the principles of legality for administrative actions and legal stability and security, both of which are deemed as the prerequisites of rule of law in a legal system, and each having no privilege over the other. In search of a solution to these concerns, the Conseil d’État has reached at a conclusion by softening the effects and legal outcomes that had been traditionally acknowledged for and attributed to annulment awards.
Anayasa Mahkemesi, 2863 sayılı Kanun’un 65/a ve b maddelerindeki fiillere ilişkin düzenlemelerin Anayasaya aykırı olduğundan iptaline ve bu hükmün yayımından bir yıl sonra (13.10.2013 tarihinde) yürürlüğe girmesine karar vermiştir. Anayasanın “Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının geriye yürümeyeceği” hükmü, ceza hükmü taşıyan kanunun iptali söz konusu olunca hukukun temel ilkelerinden birisi olan “kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi” ile çatışmaktadır. Ceza normuna ilişkin ve fail lehine sonuç doğuran bir iptal kararı söz konusu olduğunda, iptal kararının geriye yürümezliği ilkesiyle amaçlanan hukuki güvenlik yanında suçların ve cezaların kanuniliği ilkesinin de hukuk devleti ile temel hak ve özgürlüklere saygının sağlanması açısından bir o kadar önem taşımakta olduğuna kuşku yoktur. Ceza hukukunun bir değerler sistemi olduğu nazara alındığında, kanunilik ilkesinin bu sistemin vazgeçilmez bir parçası olduğu tartışmasızdır. Kökeni 1215 tarihli Magna Carta Libertatum’a kadar uzanan kanunilik ilkesini, ceza hukukunun güvence fonksiyonunun temel taşı olarak nitelemek ve her şartta uyulmasını sağlamak hukuk devletinin temel görevlerindendir. Bu itibarla, ceza hukuku yaptırımlarının uygulanma ihtimali gündeme geldiğinde adalet ve hakkaniyet düşünceleri gözetilerek kanunilik ilkesinin uygulanması hukuk güvenliğine tercih edilmeli ve sanık lehine olan iptal kararı derhal uygulanmalıdır.