Makale özeti ve diğer detaylar.
Pakistan devleti kendine özgü bir ideolojiye dayalı olarak kurulmustur. Ülkenin dıs politikası, bu ideoloji yanında toprak bütünlügü ve güvenlik kaygıları çerçevesinde biçimlenmistir. Pakistan'ın gerek dıs politikasını gerekse demokratiklesme çabalarını etkileyen en önemli faktör ülkenin yegâne "ötekisi" konumundaki Hindistan ile iliskileri olmustur. Öyle ki, Hindistan ile iyi iliskiler kuran ülkeler Pakistan için kosulsuz düsman hâline gelirken, Hindistan'a gerçek veya potansiyel rakip ya da düsman konumunda bulunan ülkeler Pakistan'ın dostu hâline gelmislerdir. Bu durumun iç politika ve demokratiklesme çabaları üzerindeki yansımaları da fazla olmustur. Pakistan ordusunun ABD adına, ülke içinde asırılıkçılara karsı yürüttügü mücadele ve Afganistan'da verdigi savas sadece ordu içinde karısıklıklara neden olmamıs, aynı zamanda ülke içerisinde, gelecekte ortaya çıkması muhtemel büyük ayaklanmaların tohumlarını da atmıstır. Bu durum Pakistan'ı hem uluslararası alanda zayıflatmıs, hem de iç politikada normallesme ve demokratiklesme çabalarının sekteye ugramasına neden olmustur.
Pakistani state has been established upon a peculiar ideology. Foreign policy of the state is shaped within the framework of this ideology by the concerns about territorial integrity and security. The most important factor affecting the country's democratization efforts and foreign policy is its relations with India, which is the unique "other" for Pakistan. In fact, countries establishing good relations with Pakistan have become unconditional enemies for Pakistan while actual or potential rivals or enemies of India have become friends for Pakistan. This situation has had greater repercussions on domestic politics and democratization efforts of the country. Pakistani army's struggle against extremists within the country and in Afghanistan on behalf of the United States has not only resulted in disturbances in the army, but also sowed the seeds of possible future overwhelming upheavals.