Makale özeti ve diğer detaylar.
Devletlerarasında işbirliği mekanizmalarının eriştiği derinlik, geleneksel egemenlik algılarını dönüştürmekte ve egemenliğe dair temel verilerin sorgulanması bir zorunluluk haline gelmektedir. Ülkeler arasındaki ekonomik, sosyal ve siyasal ilişkilerin gelişmesi, farklı toplum ve kültürlerin inanç ve beklentilerinin daha iyi tanınması, uluslar arası ilişkilerin yoğunlaşması gibi birbirleriyle bağlantılı konuları içeren küreselleşme süreci, ulus devlet yapısı içindeki siyasi iktidarın etkinliğini azaltmaktadır. Hükümetler; ekonomik nesnelerin, teknolojik yeniliklerin, bilgi ve fikirlerin akışını kontrolde tekel noktasından uzaklaşmakta ve devletlerin müstakil olarak bir hukuk sistemini inşa etme erki zayıflamaktadır. Küreselleşme olgusu, devletlerin uluslararası ve ulusüstü düzeyde ortak çıkarlarını gözeten ve koruyan örgütlenmelere katılımlarını ön plana çıkarmaktadır. Gelinen nokta itibariyla dünyada devlet egemenliğinin kurulu modelleri ve uygulamalarına meydan okuyan pek çok aktör bulunmaktadır. Bu paralelde evrensel uluslararası örgütlenmeler ve Avrupa Birliği örneğinde olduğu gibi uluslarüstü yapılanmalar hukuk yapımında rol oynamaktadır. Siyasi iktidarın uluslararası kuruluşların etki sahası ve temel insan hakları paydaları nispetinde sınırlandığı süreçte, uluslararası örgütler üye devletlerin anayasalarında doğrudan etki doğurma kudretine erişmiştir. Gerek insan hakları bağlamında gerekse doğrudan birtakım örgütlere üye olma koşulu olarak uluslararası hukukun, ulusal hukuka yön verdiğine şahitlik edilmektedir. Bu yön verme, devletlerin anayasalarında belirli değişiklikleri zorunlu kılmakta ve anayasacılık hareketlerine yol gösteren toplumsal dinamiklerin yanına, uluslararası normlar ve antlaşmalar da dâhil olmaktadır.
The profundity that inter-states cooperation process reached has brought a new dimension to the sovereignty discussions and questioning the basic concepts data about sovereignty become a must. Globalization is a concept containing the issues being connected with each other such as the development of economic, social and political relationships among the countries, and the better understanding the beliefs and expectations of the nations' cultures, and the intensification of international relationships. The process of globalization diminishes the power and efficiency of the governments being within the structure of nation-state; so such governments have difficulty in controlling the flow of economic objects, technological innovations, information, news and ideas, and the possibility of the nation-states for following up their national legal system decrease gradually. The phenomenon of globalization puts the fact that the countries participate in the organizations guarding and protecting their common interests and benefits at international and supranational level into foreground. There are a lot of examples like universal international organizations and European Union has shown the sovereignty is not a static conception so said to be it has been transforming in globalization period. Today in the world, there are many forces challenging to the established models and practices of the state dominance. In the process where the political power is limited by international organizations and basic human rights, international organizations have direct impact on the constitutions of the member states. At this point, there have been changes in the functions of sovereignty because of affected area of international organizations and basic human rights principles. As a result notion of "national sovereignty" reached a new dimension. This steering, require certain changes on the constitutions of the states; also international agreements and international norms guide the movement of constitutionalism next to the social dynamics.