Makale özeti ve diğer detaylar.
12 Eylül darbesinin eseri olan 82 Anayasası'nda bugüne kadar yapılan kısmî değişikliklerin yeterli olmadığı, askerî vesayetin belirlemelerinden uzak, demokratik katılımın eseri "sivil bir Anayasa"nın hazırlanması gerektiği herkesçe kabul edilegelmiştir. Siyasi partiler, dernekler, birlikler, odalar, işveren örgütlenmeleri, sivil toplum kurumları taslak çalışmaları yapmıştır. 2002 ve 2007'de büyük seçim başarısı ile iktidara gelen AK Parti hükümeti anayasa değişikliği için çalışma başlatmış, muhalefet partileri kendi taslaklarını hazırlamıştır. Tam bir Anayasa değişikliği beklenirken, çalışmalar dondurulmuş, AK Parti hükümetince 26 maddelik kısmî bir değişiklik paketi hazırlanmıştır. Bu sürece katılmayan muhalefet partileri CHP, MHP ve BDP değişiklik paketi halkoyuna sunulduğunda "hayır" kampanyası başlatmış (BDP boykot kararı almış) ve bunu AK Parti iktidarının güven oylamasına dönüştürmüşlerdir. Hükümetin politikalarını ve uygulamalarını eleştirmeye odaklanan bu hayır bloğuna destek veren bireyler, kuruluşlar, sivil, siyasal örgütlenmeler de AK Parti iktidarına karşıtlık, muhafazakâr partinin aşırı güçlendiği endişesi, yargının daha çok siyasallaştırılacağı gibi ideolojik karşıtlıklar, önyargılar, kaygılar çerçevesinde hareket etmiştir. AK Parti hükümeti ise her kesimi darbe anayasasına son vererek egemenliği devlet alanından dışlanmış millete vereceğini ileri sürdüğü "milletin anayasası"na evet demeye çağırmıştır. İdeolojikleşmiş, tarafsızlığını yitirmiş, yüksek yargı oligarşisini aralamak, vesayet kurumlarını kendi alanlarına çekmek, 12 Eylül darbesi ile mutlak hesaplaşmak, milleti söz sahibi kılmak, daha ileri demokrasi, hemen yeni, özgürlükçü tam bir anayasa değişikliğine yönelmek üzere değişiklik paketine destek vermeye çağırmıştır. Evet bloku AK Parti'nin seçmenlerinden, darbecilere, darbe anayasasına son vermek adına diğer partilerin seçmenlerinden, soldan, liberal sol kesimden (hemen yeni bir anayasa için) değişikliğe destek verenlerden, cemaatlerden, sivil toplum örgütlenmelerinden, 'yetmez ama evet' diyen gönüllü aktivistlerden,"AKP zihniyetine hayır, referanduma evet" diyenlerden, baskı hissederek evet diyenlerden oluşmuştur. Kampanyalarda evet-hayır bloklarının baskıcı yaklaşımları hakim olmuş, AK Parti ve ittifak eden kesimler AK Parti'yi değişim partisi ve hayır diyenleri 12 Eylül statükocuları, vesayetçi, darbeci, tuzu kuru, seçkinci ilan etmiştir. Taraflı uygulamalar yapmakla suçlanmış olan bazı yüksek yargı mensuplarının yargının daha da siyasallaşacağı yolundaki ağır eleştirileri, sivil dikta olacağı yollu eleştirileri de başlatılan kutuplaşmayı genişletmiştir. Halk oylaması evet-hayır kutuplaşmasına ve hükümete güven oylamasına dönüşmüştür.
A common consensus among the people of Turkey for a long time is that the 1982 constitution is undemocratic and does not meet the needs of social, political and democratic developments. It is inherited from and product of the coup d'Etat in 1980. Therefore, there is an urgent demand to draft and prepare a new civil constitution which is democratic and far away from the influence of military. Since the AK (Justice and Development) Party came to power in 2002, there have been several attempts and initiatives to draft a civil constitution by both the government and non-governmental civil organisations. After the general election in summer 2007, the AK Party formed an independent commission to prepare and work on the draft of civil constitution. The commission is comprised of outstanding and respected scholars of law like Ergun Özbudun, Zühtü Arslan, Levent Köker, Yavuz Atar and Serap Yazıcı. However, these genuine attempts and initiatives were cut short because of harsh critics raised by the opposition party and other parties represented in the Turkish Grand National Assembly. Instead, in 2010, the government proposed a package in order to make partial amendments of the current constitution. All political parties objected and were not involved in debates over the package in the parliament even pro-Kurdish Party, the BDP (Peace and Democracy Party) did not participate in the meetings. When the package passed and endorsed with minor changes by the parliament, it was taken to the referendum. The referendum campaigns headed by mostly political parties and some civil organisations and leading personalities, a turned to be a vote of confidence for the government. While the government gave more priorities to the contents of package, opposition parties and like minded organisations and political figures focused on the government's policies, political performances. Consequently, the referendum campaigns polarised the voting behaviours of people and put the constitutional amendments and debates in the secondary position