Makale özeti ve diğer detaylar.
10 Aralık 1948'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ilan edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde yer alan "insan hakları" kavram ve ilkeleri, özellikle 1970'li yıllardan itibaren, "insan haklarının evrensel bir nitelik taşıdığı" argümanıyla küreselleştirilmiştir. Bu çalışmada, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası örgütler bünyesinde kabul edilen metinlerde öngörülen insan hakları kavram, ilke ve normlarının ulus-devletlere aktarılma sürecinin açıklanmasına dönük bazı yaklaşımlar incelenmektedir. Çalışmada, uluslararası alanda genel kabul gören insan hakları kavram ve ilkelerinin küreselleşme süreci bağlamında "yerel bir uğrak" olarak tanımlanabilecek ulus-devletler üzerindeki etkisinin nasıl teorileştirilebileceği tartışılmaktadır. II. Dünya Savaşı'ndan hemen sonra uluslararası norm haline getirilen ve ardından da küreselleştirilen insan hakları kavram ve ilkelerinin ulus-devletlere hangi şartlarda ve nasıl etkide bulunduğunun ve aktarıldığının teorileştirilmesi, günümüz ulus-devletleri üzerindeki uluslararası insan hakları baskısının hangi şartlar altında ve ne ölçüde başarılı olabileceğini de açıklayabilecektir. Bu tür teorik çerçeveler, bazı ulus-devletlerin uluslararası insan hakları baskısına direnebilirken bazılarının ise neden direnemediği konusunda da belli bir öngörü sunabilecektir. İşte bu çalışma, konuyla ilgili bazı teorik çerçeve ve yaklaşımları ortaya koyarak, okuyucuya bu tür bir öngörü sağlamayı da amaçlamaktadır.
The human rights concepts and principles inscribed in the Universal Declaration of Human Rights proclaimed by the General Assembly of the United Nations on 10th December 1948, have become, especially since 1970s, globalized thanks to the argument that "human rights are universal". This article examines some key theoretical approaches dealing with the processes through which global human rights concepts, principles and norms are transferred into national laws. The article discusses the classification of these theoretical approaches dealing with the effects of global human rights standards on nation states which may be defined as "local points", considering the globalization phenomena. The theorization of the processes through which the transfer of the global human rights concepts and principles that were systematized and codified internationally soon after World War II took place on national level may be helpful in explaining when and how international human rights pressure on nation states would be successful. Such theoretical frameworks may also provide practical insights for understanding how some nation states can actually resist to international human rights pressure while others cannot. By examining some key theoretical approaches on this matter, the article tries to provide its readers such practical insights.