Makaleler     Dergiler     Kitaplar    

Gazi Üniversitesi İİBF Dergisi

Yıl 2010 , Cilt 12 , Sayı 2

Makale özeti ve diğer detaylar.

Makale özeti
Başlık :

Hristiyan medeniyetinin dinî kaynakları

Yazar kurumları :
İnönü Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü1
Görüntülenme :
1656
DOI :
Özet Türkçe :

Hristiyan Medeniyeti'nin dinî kaynakları denilince tabiî olarak Hristiyanlık'ın da dinî kaynakları hatıra gelir. Çünkü bu medeniyete adını veren Hristiyanlık, çok farklı dinlerin hakim olduğu bir imparatorluk coğrafyasında ortaya çıkmış bir dindir. Tek Tanrıcılıktan çok tanrıcılığa, putperestlikten insan-tanrı anlayışına kadar birçok dinî inancın yer aldığı topraklarda yayıldı. Dolayısıyla kendisi o dinlerin birçoğunun yerini alırken, onlardan da bazı unsurları bünyesine kattı. Tabii olarak bu farklı dinlerle temasında en fazla olarak da bunların Tanrı anlayışından etkilendi. Ortaya çıktığı Filistin bölgesinden mücerret Tanrı anlayışını alırken, İmparatorluk merkezine doğru yayılmaya başlamasıyla da Roma çok tanrıcılığından ve bu dinin tanrılar hiyerarşisinden etkilenmişti. Hristiyanlık, Roma İmparatorluğu'nda uzun müddet takibata uğradı. Bir taraftan sahip olduğu mücerret Tanrı anlayışıyla, diğer taraftan getirdiği ahlâki düsturlar ve eşitlik anlayışıyla kitlelere cazip geliyor ve mevcut dinî ve sosyal yapıyı tehdit ediyordu. Tabiî ki bu da siyasî otoritede rahatsızlık yaratıyordu. Ama yukarıda belirttiğimiz özellikleri dolayısıyla yayılmaktan geri durmuyordu. İmparatorluğun siyasî olarak zayıflamasına paralel olarak iktisadî ve sosyal hayatta da bozulma ve kaos hali ortaya çıkınca, Hristiyanlık fakirlere, düşkünlere ve çaresizlere hitap eden anlayışıyla bütün imparatorluk sathına yayıldı. Böylece artık halk dini, Hristiyanlık olunca, siyasi otorite de onun tarafını tuttu. Siyasî otoritece tanınıp rahatlayan Hristiyanlar arasında bundan sonra farklı anlayış ve ekoller su yüzüne çıkmaya başladı. Dinî sahada meydana gelen bu ihtilâflar üzerine 451 yılında Kadıköy Konsili toplandı ve uyuşmazlıkları hükme bağladı. Konsilin kararlarını kabul etmeyen Doğu kiliseleri (Kıptî, Ermeni ve Süryani) Roma ve İstanbul kiliselerinden koptular. Ama Konsilin kararları Batı Hristiyanlığının resmî akîdesi haline geldi. Saint Augustinus'in Batı Hristiyanlığını (Pavlus Hristiyanlığını) felsefî olarak temellendirmesiyle de bu anlayış kemikleşti. Bundan sonra 16. asır başlarında ortaya çıkacak olan Reform Hareketi'ne kadar Batı Hristiyanlığına karşı bir muhalefet hemen hemen olmadı. Reform Hareketi'ni başlatan Martin Luther'in isyanı da esas olarak Hristiyanlık'ın özüne değil, din adamlarının Tanrı ile insan arasında aracılık etmelerineydi. Luther'in öncülük ettiği Reform ve diğer hareketler, Papa ve diğer din adamlarının müminler üzerindeki baskısını kaldırarak lâikliğe giden yolda hatırı sayılır bir hizmet gördüler. Bunun da neticesi, ilmî düşüncenin kendi mecrasında rahat bir şekilde yol alması ve Batı Avrupa'nın, bin yıllık kabuğunu kırması oldu.

Özet İngilizce :

The mention of the religious sources of Christian civilization naturally brings to mind the sources of Christianity. Christianity, which gave its name to this civilization, is a religion that came into existence in an imperial geography where various different religions existed. It spread throughout a vast land of different religious beliefs varying from monotheism to polytheism and from paganism to human-gods. Therefore, while replacing many of these religions, Christianity incorporated some elements of others into its own body. Naturally, it was influenced mostly by the consept of God found in those beliefs. While it was absorbing the abstract concept of God in the Palestinian region where it flourished, as it spread to imperial centre, it was also influenced by the polytheism of Rome and its hierarchy of gods. Christianity was subjected to a long period of observation within the Roman Empire. It was a threat to the existing social and religious order with its abstract concept of god on one side, and the concept of ethical principles and equality on the order, both of which were quite attractive for the masses. This naturally created unrest among the political authorities. Yet, due to the reasons mentioned above, it kept on spreading. When a state of deterioration and chaos emerged in economic and social life in accordance with the declining political power of the Empire, Christianity started to spread all over the Empire as a hope for the poor and needy. Thus, when Christianity became the religion of the people, it also became the religion of the political authority. Having been recognized by the political authority, different perceptions and currents started to emerge among the Christians. In the year 451, a council was summoned in Kadikoy in order to settle down the frictions related to religious differences, and an act was passed. The eastern churches (Coptic, Armenian and Syrian) rejected the council and separated from the Roman and Istanbul churches. However, the decisions of the Council became the official doctrine of Western Christianity. It, then, became solid after St.Augustine's founding of the philosophical bases of Western Christianity (Christianity of Paulus). After this event, there appeared almost no opposition to Western Christianity until reformation movement at the start of the 16th century. As the leader of reformation movement, Martin Luther's revolt was not against Christianity per se, against the clergy who acted as mediators between God and people. The reformation led by Luther and other movements served as useful means on the way towards laicism by removing oppressions on the people caused by the Pope and other clergy. The outcome of this was the relief of scientific thinking and awakening of Western Europe from its thousand-year-old sleep. Christianity to give shape to spread in different geographies with different cultures which is in the effect of Roman Empire. But Ancient Greek Civilization effect on Christianity is more strongly felt in Western Europe in the relatively in the effect of Ancient Greek remaining, mainly in Egypt and Middle Eastern cultures so with traces of Eastern Christianity was manifested in different ways. Although the reform movement in the Christian world is the last big break, the essence of religion did not change seriously with this development. However our main subject is the Christian (Western) civilization is mainly to be dealt with in terms of being a source of Western Europe which is also shaped by the Saint Paul is now entrenched in the Cristianity from Augustinus. In this study has been touch in subjects of Civilization of Christian, perception of God in the Ancient Greek Philosophy and after the term of to come into existence of Christianity term, perception of God in the Roman Empire Term and religion, perception of God in the Reformation Term.

Tam metin (Türkçe) :
Paylaş :
Benzer Makaleler
Yorum Yap
  • Adınız :
  • Güvenlik Kodu :
  • Yorum :