Makale özeti ve diğer detaylar.
Günümüzün en büyük küresel sorunlardan birisinin de açlık ve yoksulluk olduğu şüphesizdir. Küreselleşme, insanları ve yaşam stillerini birbirleri ile ilişkilendirirken bir yandan da ülkelerarası eşitsizliği büyütmektedir. Dolayısıyla insanların hayat standardı yükselmiş ve bunun yanında gelir farklılıkları artmıştır. Bir kişinin yaşamını devam ettirebilmesi için alması gerekli temel gıda maddelerinden oluşan sepetin maliyeti “Açlık sınırı” olarak tanımlanmaktadır. Önemli ekonomik birimlerden biri olan hane halklarının tüketim düzeylerinin (açlık sınırı açısından) yaşadığı coğrafi bölgenin ekonomisinden (etkinliği) ne yönde ve nasıl etkilendiğinin ortaya konması çalışmanın ana amacıdır. Bu amaç çerçevesinde öncelikle İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması (İBBS) 2. düzeyde yer alan 26 ilin etkinlikleri veri zarflama analizi (VZA) ile belirlenmiştir. İllerin etkinliği belirlenirken girdi ve çıktı değişkenleri olarak nüfus yoğunluğu, yaş bağımlılık oranı, cinsiyet oranı, işsizlik oranı, TÜFE, Kişi başına ithalat, Kişi başına ihracat, işgücüne katılma oranı, kişi başı gayrisafi katma değer kullanılmıştır. Etkinlik ölçümünde Andersen ve Petersen (1993)’in süper etkinlik modeli kullanılmıştır. İkinci aşamada ise, açlık sınır değerlerinin illerin etkinlik değeri üzerinde hangi düzeyde etkili oldukları iki ayrı mekânsal model ile test edilmiştir. Ampirik bulgular neticesinde pozitif mekânsal etkileşim gözlenmiştir. Etkinliğini arttıran illerde açlık sınır değeri azalmaktadır. İllerin etkinliğinde yayılma etkisi (spill-over) söz konusudur. Bu durum kalkınma politikaları açısından önemlidir. Bir ilde ilin gelişimi için yapılan teşvik, o ili çevreleyen benzer özelliklere sahip illerde de etki yaratacaktır.
There is no doubt that one of the most important globalized problems of the present day is hunger and poverty. Globalization relates the people and life styles to one another, while it contributes to the enlargement of inequality, which leads to the facts that the life standards of people have increased, but income gaps become widened. it is not an easy task to say which method is “accurate” most to determine poverty. “Hunger Threshold” is defined as the cost of basic dietary minimum requirement to survive. The main objective is to find out how and to what extent the level of household consumption levels have been affected with specific reference to hunger threshold. To serve this purpose, in the first phase, the efficiency of the 26 provinces in located the classification of statistical Region Units NUTS II has been determined through data envelopment analysis (DEA). In determining the efficiency of the provinces through data envelopment analysis, such variables as population density, net rate of migration, gender rate, age dependency ratio, unemployment rate and regional gross value added per capita have been used as input and output values. Andersen and Petersen (1993) super efficiency model used to efficiency measurement. In the second phase, the effect of hunger threshold values on efficiency values has been analyzed through two separate spatial models. As a result of the positive spatial interaction observed empirical findings. Increase the effectiveness of the provinces, hunger limit value is decreasing. Definition of event propagation effects (spill-over). In this case, it is important in terms of development policies. The development of the province in a province for incentives, that province and surrounding provinces with similar characteristics will influence.