Makaleler     Dergiler     Kitaplar    

Gazi Akademik Bakış

Yıl 2013 , Cilt 7 , Sayı 13

Makale özeti ve diğer detaylar.

Makale özeti
Başlık :

Osmanlı devleti’nde akıncı ocağının sonu

Yazar kurumları :
Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü1
Görüntülenme :
921
DOI :
Özet Türkçe :

Akıncı ocağı, Türk devletlerinin sınır güvenliğini sağlayan teşkilâtın Osmanlı devrindeki uzantısı olduğu, Selçuklular devrinde bunlara “uç beyleri” dendiği, hatta Osmanlıların da bu uç beyliklerinden biri olduğu bilinmektedir. Osmanlı Devleti daha merkeziyetçi bir siyaset izleyerek, sınır güvenliğini, Selçuklar gibi, “uç beyleri”ne vermeyip, “akıncı ocağı” denilen bazı akıncı ailelerine bırakmıştır. Bu ailelerin Arnavutluk ve Dalmaçya taraflarında Evrenos-oğulları, Bosna, Semendire ve Sırbistan’da Mihal-oğulları, Silistre taraflarında Malkoç-oğulları ve Mora bölgesinde ise Turhan-oğulları en tanınmışlarıydı. Akıncıların görevi, Osmanlı Devleti’nde sınır güvenliği sağlamak, fetih bölgelerinde keşif yapmak, istihbarat toplamak, düşman ülkelere akınlarda bulunmak ve ordu için öncülük hizmetleri gibi, zamanın tabiri ile “beşinci kol kuvveti”nin vazifelerini yapmaktır. Akıncı teşkilâtını, Evrenos Bey’in kurduğu sanılmaktadır. Bunlar, hafif süvari kuvvetleriydi ve belli bir teşkilât yapıları vardı. Tımarlı olanlar, deftere eşkâlleri ile birlikte kaydedilirlerdi. Kanuni Sultan Süleyman zamanında sayıları elli bini aşmıştı. Akıncı Ocağı, 16. yüzyılın sonuna kadar büyüyerek sürmüştür. 1595 yılında Eflak voyvodası Mihal’in isyanı harekâtında yenilen Veziriazam Sinan Paşa’nın tedbirsizliği sonucu, Osmanlı ordusu Tuna nehri üzerindeki tahta köprüden geçerek geri çekilirken, ordunun gerisinde kalan akıncılar, Mihal’in saldırısıyla “imha” olurcasına “zayiata” uğramışlardır. Bu hâdiseden sonra akıncı ocağı bir daha toparlanamamış, onların görevlerini, Akkerman, Dobruca ve Bucak tatarları ile Kırım Hanlığı kuvvetleri üstlenmiştir. Akıncı Ocağı hakkında İ. Hakkı Uzunçarşılı’nın -muahhar kaynaklara dayalı- kısa araştırması dışında, akıncı tımar defterleri, mühime defterleri ve mahallî sicil defterlerine dayalı ciddi bir çalışma yapılmamıştır. Bu araştırmada, akıncıların sonunu getiren 1595 tarihli “köprü hâdisesi”, Mustafa Âli’nin Künhü’l-Ahbâr ve İbrahim Peçevî’nin, Tarih-i Peçevî adlrihleri arasında ı eserleri başta olmak üzere dönemin kitabî kaynakları ile 1595 yılı sürecindeki mühime defterlerindeki akıncı ocağı kayıtları birlikte incelenecek ve bulgular araştırmanın sonucuna yazılacaktır.

Özet İngilizce :

It has been known that the Akıncıs were in the Ottoman Empire an extention of the corps which provided the border security of the Turkish states. They were named in the Seljuki period as “margraves”. Even the Ottomans were one of these margraves. Adopting a more centralist policy, the Ottoman Empire didn’t leave the border security to margraves as it was the case in Seljuks, but they assigned this job to some akıncı families. Evrenesoğulları in Albania and Dalmatia, Mihal-oğulları in Bosnia, Semendire and Serbia, Malkoç-oğulları in Silistre and Turhan-oğulları in Mora were the most famous ones among these families. The missions of the Akıncıs was to ensure the frontier security, to undertake reconnaissance mission in the regions which would be conquered, to gather intelligence, to raid the enemy territories and to act advanced guards, which was called as the fifth column activities at that time. It is assumed that Evranos Bey established the Akıncı corps. They were the light cavalry forces and had a certain organizational structure. Those with manor were registered in the account book with their descriptions. Their number exceeded fifty thousand during the period of Suleyman the Magnificient. The number of Akıncıs continued to increase until the 16th Century. In 1595, during the attacks carried out against Walachia Voivodina Mihail, who rebelled, the Akıncıs which stayed behind the Ottoman army, which was retreating over the wooden bridge, were nearly destroyed due to the inconsiderate act of Grand Vizier Sinan Pasha. After that incident the Akıncıs could not recover and their mission was undertaken by the Akkerman, Dobruca and Bucak Tatars and Crimea Khanate’s forces. With the exception of the short research of İ. Hakkı Uzunçarşılı, which is based on secondary sources, no serious study has been produced on the guild of Akıncıs by benefiting from the manorial books, muhimme books and local registry books. In this study the “Yergöğü bridge incident” which brought the end of the Akıncıs will be examined by referring to the secondary works of that time such as Mustafa Ali’s Künhül Ahbar and İbrahim Peçevi’s Tarih-i Peçevî. Registers of the Akıncıs in mühimme books of 1595 will also be taken into consideration. The findings will also be reflected in the conclusion.

Tam metin (Türkçe) :
Paylaş :
Benzer Makaleler
Yorum Yap
  • Adınız :
  • Güvenlik Kodu :
  • Yorum :