Makale özeti ve diğer detaylar.
The nexus between climate change and security has achieved prominence in contemporary international relations literature. Natural and anthropogenic environmental degradation such as global warming or sea level rise, as well as its repercussions at political, social and economic levels constitute great sources for debate within a broader and deeper understanding of security studies. This study begins with a review of theoretical approaches on climate change and security, and proceeds on the climatic state of affairs in and around Turkey. It is contended that Turkey, although vulnerable to a number of climate induced risks and threats, is in a relatively advantageous position as compared to many of its neighbors. However, despite random cases of dialogue on climate induced security matters, longstanding issues of trust as well as political and ideological divergences between Turkey and the neighboring states render any comprehensive and sustainable collaboration against climate change difficult.
İklim değişikliği ve güvenlik arasındaki bağıntı, modern uluslararası ilişkiler literatüründe kendine belirgin bir yer edinmiştir. Küresel ısınma veya deniz seviyesinin yükselmesi gibi gerek doğa gerekse insan faaliyetleri ile tetiklenen çevresel yıkım ve bu durumun siyasi, sosyal ve ekonomik düzlemlerde yarattığı sonuçlar, güvenlik çalışmalarının genişletilmesi ve derinleştirilmesi çerçevesinde oldukça büyük kaynak teşkil etmektedir. Bu çalışma, iklim değişikliği ve güvenlik üzerine teorik yaklaşımların bir derlemesini sunduktan sonra, Türkiye ve civarındaki iklim değişikliği süreci ve muhtemel senaryoları değerlendirmektedir. Makale Türkiye'nin her ne kadar çeşitli iklimsel risk ve tehditlerden muzdarip olsa da, komşularına kıyasla daha avantajlı bir konumda olduğunu vurgulamaktadır. Ancak, bölge ülkeleri arasındaki çeşitli siyasi ve ideolojik görüş ayrılıkları, iklimsel güvenlik meselelerinde kapsamlı ve sürdürülebilir bir işbirliğini zorlaştırmaktadır.