Makale özeti ve diğer detaylar.
This study moves from the contention that morality is a political concept par excellence. In other words, this study is built on the presumption that social and political analysis of what is goes hand in hand with a concern with what ought to be, and that when at stake are the matters of socio-political life, the two are interwoven. This conviction to the importance of morality for political analysis, in turn, fuels the curiosity about the different ways in which this tense relationship has been handled by the important figures of political thought. It is out of this curiosity that this article focuses on the views of Niccolo Machiavelli, Thomas Hobbes and John Locke, who are usually listed in chronological order as the founders of modern political thought, on the question of morality or more specifically on the relationship between politics and morality. The comparative analysis in this study shows that these three important figures do not have much in common in terms of their conception of morality, that is, in terms of the ways they chose to deal with this question and in terms of their particular propositions as to what is or is not to be accepted as moral. However, one thing is common: the issue of morality is at the very center of their theoretical frameworks interconnected with their arguments regarding other crucial concepts of their analyses, like for instance, human nature, state, individual/community relationship, authority, and power.
Bu çalışmanın çıkış noktasını ahlak kavramının politik bir kavram olduğu önermesi oluşturmaktadır. Diğer bir ifadeyle, toplumsal ve siyasal yaşama dair meseleler söz konusu olduğunda "nedir" sorusuna verilen yanıtlarla "nasıl olmalıdır" sorusuna verilen yanıtlar iç içe geçmiş durumdadır. Toplumsal ve siyasal olaylar karşısında bu soru üzerine inşa edilen bir ilgi/merak/dikkat/kaygı asla küçümsenesi bir şey olmamakla birlikte, "ne olmalı/nasıl olmalı" sorusunun önemsiz/değersiz/anlamsız bir soru olduğu sonucuna yol açmamalıdır. Klasik siyasal düşüncenin en önemli ve etkili isimlerinden olan, hatta çoğu zaman modern siyasi düşüncenin kurucuları olarak sırayla isimleri zikredilen, Niccolo Machiavelli, Thomas Hobbes ve John Locke'un eserleri incelendiğinde de ahlak konusunun son derece merkezi bir konumda olduğu görülmektedir. Bu konumun ortaya konulması bu makalenin ilk amacı olarak sayılabilir. Bu üç politik düşünürün ahlaki soruları ele alış biçimleri ve/ya da "ne olmalı" sorusuna verdikleri yanıtlar bakımından farklılıkları, benzerliklerinden daha fazla olduğu öne sürülebilir. Ancak, hepsinin ortak noktası, ahlak konusuna yaklaşımlarının, üzerine yazdıkları diğer siyasi kavramları (devlet, birey, otorite, insan doğası, iktidar gibi) nasıl düşündükleriyle doğrudan ilintili olmasıdır. Ahlak konusunun siyasal düşüncenin en önemli isimleri açısından önemini ortaya koymanın yanı sıra, bu makale bu üç düşünürün konuya yaklaşımlarını karşılaştırmalı bir bakış açısıyla ele almaktadır.