Makale özeti ve diğer detaylar.
Felsefe tarihi açısından isteme kavramının Kant ve Nietzsche'deki kullanım bağlamları, kavramın içeriğinin inşa edilmesinde önemli bir aşamayı gösterir. İsteme kavramı Kant'ın insan ve etik görüşünde son derece önemli bir yer tutar. Nietzsche ise Kant'ın "iyi isteme" anlayışının karşısına "gücü isteme"yi koyar. Nietzsche'nin Kant hakkındaki bu değerlendirmesinde, Kant'ın "ahlak yasası"nın bir eylem ilkesi değil, bir isteme ilkesi olduğunu gözden kaçırmaktadır. Kantçı ahlak yasasının özelliği bize ne yapacağımızı değil, o eylemle istediğimiz şeyin ne olduğunu, hangi tarzda istememiz gerektiğini söylemesinde yatar. Dolayısıyla, Kant'ın "öyle eyle ki…" diye başlayan "kesin buyruğu", "yapmalısın" diyen ahlakların değer yargılarından farklı bir yapıdadır. Bu buyruk, tam da Nietzsche'nin özlem duyduğu "kişi" olmayı öne çıkartır.
In terms of the history of philosophy, the contexts of the usage of the concept of the will in Kant and Nietzsche show an important phase in the construction of the nature of the concept. The concept of the will has an important place in Kant's view of human and ethics, and it is also determining in Kantian ethics. Nietzsche, on the other hand, puts "will to power" against Kant's concept of "will to good". Nietzsche, by evaluating Kant as such, overlooks that Kant's "moral code" is not a principle of act, but rather a principle of will. The specialty of Kantian moral code lies not in its telling us what to do, but in its telling us what it is that we want with this act and in which manner we should want it. Thus, Kant's "categorical imperative" which starts "act such that ..." has a different structure than other judgments of value. This imperative puts forward precisely the being of "the person" for which Nietzsche longs.