Makale özeti ve diğer detaylar.
Bu çalışma, Kant ve Walter Benjamin'in tarih ve tarih yazımı ile hatırlamanın politik işlevi arasında kurdukları ilişkiyi şiddet ve barış teması üzerinden ele almaktadır. Buna göre, Kant varsayımsal bir tarihsel ilerleme anlayışından, Benjamin ise ilerleme eleştirisinden hareketle bir tarih ve tarih yazımı anlayışı geliştirir. Kant ve Benjamin, tarih yazımı ile hatırlama yetisinin politik işlevi arasında karşılıklı bir ilişki olduğu konusunda uzlaşsalar da hatırlamanın metodolojik araçları konusunda farklı görüşlere sahiptirler. Ancak her iki filozof da, insanı, tarihsel konumundan doğan etik ve politik yükümlülüklere sahip bir varlık olarak tasarlarlar.
This study focuses on the connection between history, historiography and the political aspect of remembrance, as established by Kant and Walter Benjamin. Kantian history is hypothetical-progressive, whereas Benjamin's departure point is critique of progress. Even though both philosophers agree on the connection between historiography and the political aspect of the faculty of remembrance, they differ in the methodological instruments of remembrance. Yet, both philosophers envisage human as a being in his own historical situatedness with ethical and political responsibilities.