Makale özeti ve diğer detaylar.
Halep, İslam hâkimiyetine geçtiği dönemden itibaren Yahudi, Hıristiyan ve Müslümanların yaşadığı bir şehir olmuştur. XIX. yüzyılın ikinci yarısında, Halep'in dini ve etnik durumuna bakıldığında, değişik din ve milliyete mensup toplulukların oluşturduğu bir kültür yapısı görülmektedir. Bu yapıya göre Halep şehrindeki nüfusun büyük kısmını Müslümanlar teşkil etmekteydi. Yahudi ve Hıristiyanlar ise pek çoğu Müslümanlarla aynı mahallelerde birlikte yaşamaktaydılar. Osmanlı hâkimiyet döneminin bütününde olduğu gibi, XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren de ister Müslim, ister Gayrimüslim olsun tüm yöre halkının dilediği gibi dinini öğrendiği ve yaşadığında şüphe bulunmamaktadır. O dönemde Halep şehrinde mevcut olan dini ve sosyal yapıların bolluğu, değişik dini ve etnik yapılara mensup toplulukların kültürlerini koruduğunu gösterdiği gibi, şehirdeki kültür zenginliğini de yansıtması açısından önem arz etmektedir. Türkler kendi kültür değerlerine önem vermekle birlikte, idareleri altında bulunan toplumların kültürlerine de değer vermişlerdir. Bu durum Halep şehrinde somut olarak görülmüş ve Halep bir kültür merkezi olarak tarihteki yerini almıştır.
Aleppo where Jewish, Christians and Muslims lived has been a city since it was governed by Muslims. When we observed the religious and ethnic position of Aleppo after the second half of the 19 th century, we notice a cultural structure consistig from different religions and nationalites. According to this pattern, Muslim formed a great majority of the population. The Jewish and Christians used to live in the same districts with Muslims. During the city's sovereignty by Ottomans there was no question that all the people in the city could learn and live their religion freely as they wished after the second half of the 19 th century. The abundance of the social and religions during that time in Aleppo not only reflected that they protected their culture but also showed it was important that they reflected the cultural richness of the city. The Turks not only gave importance to their culture but also cared about the culture of the other societies that were under their sovereignty. This situation was seen in Aleppo perceptibly and it took its importance in history as a culture center.