Makale özeti ve diğer detaylar.
İslam düşüncesinde iz bırakan ender insanlardan birisi olan Muhyiddin İbn Arabî, vahiy meselesindeki görüşleriyle de dikkat çekmektedir. Onun bu problemi klasik bir din âlimi şeklinde değil, bir filozof olarak ele aldığını görmekteyiz. Ona göre vahiy, Tanrısal varidâtın peygamberin kalbine bir işâret olarak gönderilmesi ve bazı hallerde de kulağa ve göze hitap eder bir şekle bürünmesidir. Her ne kadar vahiy, Tanrı'nın istediği kişilere gönderilse de, peygamberin de vahiy elde etmeye yatkın olması gerekir. Bu bağlamda onun vahiy ile ilgili görüşleri Farabî ve İbn Sinâ gibi İslam filozoflarıyla büyük oranda örtüşmektedir. Ayrıca vahyi kalbî, işitsel ve görsel olmak üzere üç kısma ayırması da, İbn Arabî'nin özgünlüğünü göstermesi bakımından önemlidir.
Muhyiddin Ibn Arabi who is one of the most important characters of the Islamic thought has attracted attention with his views on the revelation. We see that he considers this problem just as a philosopher not as a classical man of religion. According to him the revelation is the inspiration relating to God's being sent to the prophet's heart as a sign and sometimes it's being spoken to the eye and ear. Although the God wants the revelation to be given to the ones the wishes, the prophets should be accustomed to be given the inspiration. His opinion about the revelation suits with the ideas of Farabi and Ibn Sina who are Islamic philosophers. His dividing the revelation into three parts as hearty, audio and visual is important to reflect Ibn Arabi's originality.